-TAMAMLANDI-
O sadece öğretmeninin dersini engellemeye çalışan bir öğrenciydi. Ve eğlenmek istemişti.
Eşcinsel konulu bir hikayedir, bunu bilerek başlamınızı isterim.
Homofobikler ve aşağılayıcı yorum yapanlar engellenecektir.
+18 içerikler, bdsm v...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gürkan arabasını evinin önünde park ettiğinde emniyet kemerimi çıkartarak aşağı inmiştim. Benim ardımdan inen Gürkan arabasının kapılarını kilitleyip yanıma geldiğinde eliyle hafifçe belimden tutmuştu.
Karanlığa güvenerek böyle rahat davrandığını biliyordum ama apartmana girdiğimizde bile elini çekmiyor oluşuyla kendisine de güvendiğini anlamak göğsümü kabartmıştı.
Onunla gurur duyduğumu hissederken dairesine gelmemizle kapıyı açıp önden girmemi işaret ettiğinde isteğine uyum sağlayıp ayakkabılarımı çıkartmış ve direkt salona ilerlemiştim.
Kısa sürede ardımdan gelip yanıma oturduğunda aramızda biraz da olsa mesafe vardı.
"Seni kırdığımı biliyorum. Ama açık olacağım. Dediğim gibi hayatımı sürekli kontrol eden kişi benim ve o gün benim iznim olmadan hayatımla alakalı önemli bir şeyi öğrenmen sinirlenmeme neden oldu. Sana hiçbir şey söylemediğim konusunda haklı olabilirsin ama öncelikle öğrenmek için sorman gerektiğini de atlamamalısın."
Gürkan durup sustuğunda dikkatle onu dinliyordum.
"Ayrıca hayatıma ilgili en değer verdiğim kişi kardeşimken bir anda ilişkimizin başında sana gelip bunu açıklayamazdım da. O gün bağırmamam gerekti, bu konuda da haklısın fakat olabildiğince sakin kalmaya çalıştım. Kardeşim... kemik iliği kanseri. Yaşamaya çalışırken benim hayatım fazla doluydu, onun için hayatımı boşaltıp işi bile bıraktım. Bir süre onunla vakit geçirip yanında olsam da hastalığı ilerledikçe benim bakabileceğim bir durumda olmamaya başladı. Onun için onu bakım evine bırakmak zorunda kaldım."
Gürkan durup büyük bir nefes aldığında elinin hafifçe titrediğini görerek eline uzanmış ve ona göre küçük kalan ellerimin arasına hapsetmiştim.
"Geçenlerde kötü olduğumu hatırlıyorsundur. Nedenini sormuştun ama söylememiştim, hatta sana benden uzak durmanı bile söyledim... O zaman kardeşimin tedaviye cevap vermediğini söylediler doktorlar. Belki saçma diyeceksin ama o an aramızdaki yaş farkı dahil her şey gözümün önüne geldi ve yaşamanı istedim Doruk. Aklına ne eserse onu yapmanı, çünkü biliyorum ki hayatında benimle kuracağın ilişkide bir yerde mutlaka kısıtlanacaktın."
Gözümde Gürkan'ın ağlaması, içki şişeleriyle dolu evi dahil birçok anı oynatılırken yutkunup elimin altındaki elini sıkmıştım. Araya girip onu dağıtmak istemiyordum, bu yüzden şu an elimden gelen tek şey buydu.
"Bir süre her şeyden uzaklaştım, kendimi toparlamak için süre verdim. Ardından Günce için toparlanmam gerekti. Sürekli olarak onu ziyarete gidiyorum ve o gün gördüğün gibi sürekli yakınıp duruyor bana."
Son kısımda hafifçe tebessüm ettiğinde ben de ona eşlik etmiştim. Sözlerini bitirdiğini anlamamı sağlayan kafasını eğip dolmuş gözlerini saklaması olurken yerimde doğrulup kollarımı boynuna sarmış ve sıkıca kendime hapsetmiştim.
Belim sarılan kollarla beni kendisine çekip kucağına oturttuğunda böyle çok daha rahat sarıldığımızı fark edip kucağına biraz daha yerleşmiştim. Öyle dakikalarca durup sadece birbirimize sarıldığımızda gözlerimi kapatıp kafamı hafifçe hareket ettirmiştim.
"O gün sana seslenmem lazımdı, takip ettiğim için özür dilerim. Ayrıca ben de sinirlendim bir an, bağıran taraf bendim de aynı zamanda. Eğer istersen... Yani sorun olmazsa Günce'yi görmeye ben de gelebilirim. Hem arkadaş oluruz ve yalnız hissetmez kendisini."
Sözlerimle birlikte belimdeki kollar olabilecekmiş gibi daha da sıkılaşırken bir an nefes alamasam da sorun değildi. Gürkan'ı anlıyordum. Aslında benim şımarıklık ya da bencillik olarak değerlendirdiğim şey gayet normal bir şeydi ve tek suçlu o değildi.
Biraz daha öyle durduktan sonra Gürkan kucağında benle birlikte ayağa kalkmasıyla bacaklarımı hızla beline sardığımda kalbim heyecanla çarpsa da Gürkan boynumdan öpüp eliyle hafifçe kalçamı okşamıştı.
"Sadece uyuyacağız."
Heyecanlanmama gönderme olarak söylediği şeyle birlikte kalbimin çarpıntısı geçmezken hafifçe güldüğünü duymuştum. Yatak odasına girmemizin ardından ikimiz de yatağa yattığımızda hızla göğsüne çıkarak kafamı yerleştirdiğimde kulağımın altında gümbür gümbür atan kalple gözlerim irice açılmıştı.
Normalde laf edip sinir edeceğim bu olayda sadece sessiz kalıp anın tadını çıkarttığımda bugün Gürkan'ın dediği gibi onun hayatında azımsanamayacak bir yerim olduğuna emin olmuştum.
Kaldı ki iki kez peşimden gelmesi de bunu göstermiyor muydu zaten?
***
Uykumu bölen şey beni sıkı sıkı saran kollar olurken alacakaranlık olan günle gözlerimi yeniden yummuştum. Tam uykuya dalacakken belimdeki ellerden birinin hareket ettiğini hissettiğimde gözlerimi yeniden açıp kafamı hafifçe aşağı eğmiştim.
Gürkan kollarını belime sardıktan sonra parmaklarıyla hafif hafif okşadığını gördüğümde onun uyumadığını anlarken elimi ellerinin üzerine kapatıp kafamı arkama doğru çevirmiştim.
Tavana bakan suratını görmemle hareketlenip tamamen ona döndüğümde bakışları beni bulmuş sonra da elini kaldırıp alnıma dökülen saçlarımı geriye doğru taramıştı.
"Neden uyumuyorsun?"
Sesim uykudan kaynaklı tam anlaşılmazken Gürkan bunu sorun etmeyip hafifçe gülümsemiş sonra da saçlarımdan çektiği eliyle yanağımı okşamıştı. Dün geceden sonra üzerindeki sevgi dolu adamın farkındaydım ama benim için hava hoştu.
Sürekli onu kafamdan atamamam, biriyle görünce kıskanmam ya da kollarında huzur bulmam gibi durumların pek hayra alamet olmadığını bilecek kadar akıllıydım. Sadece kendimden emin olmak istediğim için sessiz kalıyordum o kadar.
"Sen uykuna dön, ben seni uyandırırım merak etme."
Gürkan konuşarak beni dalgınlığımdan kurtardığında derin bir nefes alıp biraz daha ona yaklaşmıştım.
"Sen uyumazsan ben de uyumam. Hmm, ikimizde uyumayacağız demek... Ne yapsak ki?"
Masum bir şekilde konuşup dudaklarına doğru yaklaşmamla suratında bir gülümseme oluşurken daha fazla beklemeyip dudaklarımı dudaklarına bastırmıştım.
Belimdeki kollarıyla beni kendisine çekip üzerine yatmamı sağladığında ona ayak uydurup bedenimle bedenini ezmiş aynı şekilde de alt dudağını kavrayarak emmeye başlamıştım.
Benim ellerim onun boynunda gezerken Gürkan'ın elleri kalçam ve sırtımı talan ediyordu. Yaşadığımız bu anın sonucunda odaya ıslak öpücük sesleri ve sert soluklarımızın oluşturduğu ses yayılırken nefessiz kalmamla geri çekilip Gürkan'ın suratına bakmıştım.
Ellerimle çenesini okşayıp severken altımda hareketsizce yatıp suratıma bakan Gürkan gittikçe etkilenmeme neden olurken beni yan tarafa bırakıp ayaklanmasıyla kaşlarımı sorarcasına kaldırmıştım.
"Uyumaya çalış, ben bizim için kahvaltı hazırlamaya gidiyorum."
Sözlerinin ardından alnıma bir öpücük bırakarak odanın çıkışına ilerlediğinde "Ama saat daha beş buçuk." Dememe kalmadan odadan çıkmıştı. Zaten gözümden uyku akarken yaptığı bu hareketle gülümsediğimde onun yastığını alıp sarılarak huzurla gözlerimi kapatmıştım.
Bir haftanın üzerine uyuduğum en huzurlu uykuydu ulan bu.