-TAMAMLANDI-
O sadece öğretmeninin dersini engellemeye çalışan bir öğrenciydi. Ve eğlenmek istemişti.
Eşcinsel konulu bir hikayedir, bunu bilerek başlamınızı isterim.
Homofobikler ve aşağılayıcı yorum yapanlar engellenecektir.
+18 içerikler, bdsm v...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hafta sonunun gelmesiyle yine eşyalarımı alarak Gürkan'ın evine gelmiştim. Tüm hafta boyunca Okan'ın arkadaşlarını kıstırmaya çalışmıştık ama denk gelememiştik. Kısaca haftaya kalmıştı bizim iş.
Bu sırada Can haftaya disiplin kuruluyla görüşecekti, ona korkmamasını ve olayları anlatmasını söylemiştik ama tabii yine de sonuçta işi yapan oydu ve ceza alacağı kesindi.
İç çekerek üzerimdeki bornozu çıkarttığımda aynanın karşısına geçip kendimi incelemiştim.
Düzgün bir vücudum ve çıkık kalçalarım vardı. Gürkan'ın bende ne bulduğunu hâlâ tam anlayamamıştım açıkçası. Çünkü sadece vücut için birliktelik başlatacak birisi değildi, kişisel özelliklerimden bahsetmiş olsa da bana anlamsız geliyordu.
Ben onu gerçek bir ilişkiye başlatmaya çalışıyordum ve o beni o şekilde istemiyordu.
İç çekerek üzerime baksırımı giyip dizlerimin biraz üzerine gelen bir şort geçirdikten sonra üstüme de askılı bir penye giydiğimde aynadan kendime bakmıştım. Eh, en azından bu hafta aramızda bir şeyler olacağı kesinken idare ederdim.
Odadan çıkmamla kapıda Gürkan'la çarpıştığımda elleri hızla belimden tutmuş ve sarsılmamı engellemişti. Ellerim kollarını tutmuşken kafamı kaldırıp gözlerine baktığımda onun da gözleri suratımı turluyordu.
"İyi misin?"
Sorusunu kafamı olumlu anlamda sallayarak geçiştirmemle gözlerim dudaklarına kayarken kendi dudaklarımı dilimle nemlendirerek biraz daha ona yaklaşmıştım.
"Çok yorucu bir hafta atlattık bence."
Onun da gözleri benim dudaklarıma kayarken eve geldiğimden beri gözüme çarpıp duran kalçalarına kafamı takmış durumdaydım. Sabah buraya gelmiştim ve geldiğimden beri çoğu zamanımız birbirimizi köşeye sıkıştırmakla ya da kaçamak bakışlarla geçmişken şu an dolduğumu hissediyordum.
Artık onu hissetsem iyi olurdu.
İlk adımı şu an ben atıyor olsam da sabahtan beri tüm hamleler ondan gelmişti ve gözünde korkak gözükmek istemiyordum. En son yirmi dakika önce mutfakta beni tezgahla arasına alıp boynuma nefesini üfleyerek kendisini bana yaslamıştı. Zaten oradaki etkileşimimizden sonra beni sadece duşun paklayacağına karar vererek duşa girmiştim.
Şimdi ise bedenlerimiz yeniden birleşmişken aklımdaki tilkilere dur diyemiyordum.
Bedenlerimiz birbirini istiyordu işte, neden kasmalıydım ki? İlişkimizi de kabullenmemiş miydi?
Sözlerim hoşuna gitmemiş gibi suratını astığında derin bir nefes almıştım.
"Geçen hafta bana hazırlıklı olmamı söylediğini hatırlıyorum ve şu an hazırım da. Sadece ufak bir düşünceydi."
Omuz silkmemle dudaklarını dudaklarıma yaklaştırıp gözlerime baktığında istekle ona bakıyordum. Gözlerimde ne aradı ya da aradığını buldu mu bilmiyorum ama sonrasında dudaklarını dudaklarıma bastırdığında beklemeden ağzımı açarak öpüşüne karşılık vermiştim.
Alt dudağını ağzımın içine çekip emerken Gürkan belimdeki elleriyle beni kendisine çekmiş üst dudağımı emmekle meşguldü. Kısa süre içerisinde dillerimiz de devreye girerken dilini kendi ağzıma doğru çekerek dudaklarımı etrafına sardığımda ikimizden de yüksek sesli bir inleme çıkmıştı.
Dilini emip kendi dilimle okşamamın ardından nefeslerimiz tükendiği için geri çekildiğimizde alnını alnıma yaslayarak gözlerime bakmıştı.
"Akşamı bekle Doruk, şimdi bir şeyler yemeliyiz. Siparişler geldi, onu haber vermek için gelmiştim."
Nefes nefese konuşmasıyla modum biraz düşse de kafamı sallayarak onu onaylamıştım. Bir an bu kadar acele ettiğim için kendimi kötü hissederken bu suratıma da yansımış olmalı ki Gürkan kendisini bana yaslayarak şişmiş ve sertleşmiş uzvunu hissetmemi sağlamış ve hafifçe dudaklarını yanağıma sürtmüştü.
"Hislerini anlıyorum Doruk, hatta şu an içine gömülmemek için zor tutuyorum kendimi ama beslenmen daha öncelikli. Hislerin yüzünden kendini sorgulama ya da sıkıntıya girme."
Gözlerim ela gözleriyle buluşurken içim daha da rahatlamıştı. En azından beni anlayabiliyor ve korkularımı dile getirerek onları yenmem için yol gösteriyordu. Başta tamamen uzak baktığım ilişkinin böyle olacağına inanamasam da Gürkan sandığımız gibi kötü birisi değildi.
Beni kolunun altına alıp içeriye doğru yönlendirmesiyle sorun çıkartmadan onu takip ettiğimde kısa sürede orta sehpanın üzerine koyulmuş yemeklerle karşılaşmıştım. Bilgisayardan açtığımız videoyu televizyona yansıtarak yemeklerimize gömüldüğümüzde arada yanımda oturan ve bana patateslerini veren bedene kaçamak bakışlar atıyordum.
"Yemeğine odaklan."
Çiğnediği yemeğine kısa bir an verip konuşmasıyla hızla kafamı televizyona çevirdiğimde hafifçe güldüğünü görsem de dediği gibi yemeğime odaklanmıştım. Sonuçta akşam için güç gerekiyordu.