Tamamıyla üçbuçuk atıyordum.
götüm tutuşmuş olsa da dışardan gayet de rahat bir havam varmış gibi sergileyerek yürüye yürüye odanın önünde durduğumda dünden beri sıçtığımla alakalı mesaj atan Can'ın yeni bir mesaj attığını gösteren bildirimi görmezden gelerek derin bir nefes almıştım.
Sakin olmam lazımdı. Hem bilgisayarında gördüğüm şeylerden sonra kesinlikle tehdit edemezdi. Etik kurallara uyma gereği ağzımı sıkı tutacak olsam da bendeki bu vicdanlı kişiliği bilmeyen bir Gürkan Çetin olacaktı karşımda.
Dik durmalıydım.
Tıklattığım kapının ardından kalın ve despot bir sesle "Gir." dediğinde gerilen vücudumu rahat bırakmaya çalışarak kapıyı açmış ve içeriye girerek ardımdan kapatmıştım.
Odası klasik tarzda bir odaydı, geniş bir masası, masasının üzerinde de bilgisyarı ile dosya dosya evraklar vardı. İlgilendiği yazıdan gözlerini ayırarak kafasını kaldırdığında kısa bir an vücudumda ürperme oluşmuştu.
genelin hoşuna giden, çekici bir adamdı Gürkan hoca. 30'lu yaşlarında olduğunu ve iki yıldır bu okulda görev aldığını biliyordum. Ayrıca 1.90 boylarında, hafif uzun siyah saçlara ve ela gözlere sahipti.
Her kızın rüyasını süsleyebilecek türden bir adamdı.
"Beni istemişsiniz hocam."
Ciddi ciddi adama beni istemişsiniz dediğime inanamıyordum. Hoş gerçi başka da bir şey diyemezdim ama... Yine de görüklerimden sonra istemsizce dediklerim kulağımı tırmalıyordu.
Ela gözleri bir süre üzerimde gezindikten sonra derin bir nefes alarak sanki ben orada değilmişim gibi yerinden evraklara dönmüştü.
Bu da neydi şimdi?
" Bilgisayarımı hallettikten sonra iyi eğlendiniz mi bari?"
Sesi aşırı ciddiydi. Ben onu inkar etsem bile kesinlikle bana inanmayacağı belliydi.
Yine de ben olduğumu anlamasının imkanı yoktu ki, işimi olduğunca dikkatli bir şekilde halletmiştim. Kameralardan kaçınmış, bellekte bana dair bir iz bırakmadan ona ulaştırmış ve bunu yaparken izlenmediğime de emin olmuştum.
"Sizi anlamıyorum hocam. Ne eğlenmesinden bahsediyorsunuz?"
Yüzyıllık bir oyunculukla karşımdaki adama şaşkın şaşkın baktığımda evraklara eğilmiş suratında gezinmişti gözlerim. Dudağının bir köşesi hafifçe yukarıya kalkarken kafasını yavaşça iki yana sallamıştı.
Bilerek ne bilgisayarı gibi bir cümle kurmamıştım çünkü tüm okul onun hacklendiğini duymuş ve bu dedikoduyla çalkalanmıştı bile.
"Bilgisayarımda gördüğün şeylerden bahsetmek ister misin bana?"
Hassiktir amına koyayım. Adam beni gram iplemiyor, kendi soruları ile devam ediyordu.
"Görmediğim ve alakamın olmadığı şeyler hakkında fikir beyan edemem hocam. Derdiniz ne bilmiyorum ama bir karışıklık olduğu ortada."
Kafasını kaldırmadan gözlerime baktığında dudaklarımı birbirine bastırarak gözlerimi ondan kaçırmamak için üstün bir güç sergiliyordum.
"Anlıyorum."
Ağzından çıkan en son kelimeler bunlar olurken merakla gelecek olanı bekliyordum. Meslela önüme görüntüler atıp 'İşte burada her şey var, neyi inkar ediyorsun?' diyebilirdi. Ya da direkt disipline verip 'Görüşürüz.' diyebilirdi. Sınıfta kaldığımı söyleyebilirdi çünkü her hareketinde kendinden eminlik akarken benim yalanımı yutmadığı aşırı belliydi.
Yine de suçlayacak bir şeyi yok belli ki Doruk.
kendimi gaza getirerek beklemeye devam ederken kafasını kaldırarak benimle gözgöze gelmişti. Üzerimdeki bu güçlü etkisi ile rahtsızlık duyduğumda o hiçbir şey yokmuş gibi gözlerime bakıyor, bir tepki vermeden beni süzüyordu.
Beni süzmesi o kadar uzun bir zaman almıştı ki artık yerimde kıpırdanarak gözlerimi ondan kaçırmış ve arkasında bulunan pencereden dışarıya odaklanmıştım.
"Çıkabilirisin Doruk."
Ondan duyduğum kelimelerle derin bir nefes vererek hızla arkamı döndüğümde bu odadan bir an önce kurtulma isteği ile doluydum. Adamın aurası aşırı güçlüydü amına koyayım. Hep derslerinde en arkada oturmamdan kaynaklı hiç bu kadar yoğun hissetmemiştim onu.
Odasından hızlı adımlarla çıkarak kendimi kafeteryaya attığımda boş bir masa bularak kendimi oraya bırakmış derince soluklanmıştım. Oldum olası hırslı ve gözü kara birisi olmuştum. Elde etmek istediğim bir şey olunca gözlerimi diğer her şeye kapattığım çok fazla olurdu ve buunun bir örneği de Can'la girdiğimiz iddiaydı. O oyunu çok istiyor ve bir süredir para biriktiriyordum. Neden yapabileceğim bir şey varken geri tepmeliydim ki?
Mantıklı gelmişti, yapmıştım. Pişman da değildim üstelik.
Sonuçta sadece 1 hafta ders işlenmemişti ama onun dışında kimse bir şeyden etkilenmemişti.
Benim beynim dışında tabii.
Çünkü beynimde unutmak isteyeceğim bilgiler vardı. TAbii ki isteyerek öğrenmemiştim bu bilgileri, USB'de benim izimi sürebilecekleri herhangi bir şey kalmaması için incelemem gerekmişti ve istemeden bazı şeyler görmüş, okumuştum.
Yine de dediğim gibi ben etik, değerleri olan bir yazılımcıydım.
Masaya bırakılan çanta ile birlikte dikkatim dağılırken Can hevesle sandalyeye oturarak bana dönmüştü.
"Eee sikiş oldu mu sikiş?"
Gözlerini kocaman açarak sorması üzerine gözerimi devirdiğimde "Ne?" dercesine bir bakış atmıştı.
"Saçmalıyorsun Can. Sadece biraz suçlarcasına konuştu ama reddettim. Zaten nasıl benden şüphelendi onu bile anlamadım ya neyse."
Son kısımda sinirim bozulmuş bir şekilde elimi siyah saçlarımın arasına daldırdığımda bir süre düşünür gibi gözlerini kıssa da sonunda "Bilmem valla." diyerek arkasına yaslanmıştı. Kısa sürede giriş yaptığı karı kız muhabbetiyle birlikte biraz da olsa kafamı dağıttığında ders saatinin gelmesiyle ikimiz de ayrımıştık.
Zor geçen bir gün olmuş ama sonunda geçmişti. Yorgunca eve dönüp kapıdan içeriye girdiğim anda direkt olarak odama girip üzerimi değiştirmeden kendimi yatağıma atmıştım. Birkaç dakika yüzüstü bir şekilde öylece durup dinlendiğimde tam uykuya dalacağım sırada uykuda olan masaüstü bilgisayarımda bıraktığım yarım işim aklıma gelince ağlama isteğimi zar zor bastırarak kalkıp masanın başına geçmiştim.
Başlamadan önce pizza sipariş ederek hızla kaldığım işime başladığımda beni bu şekilde çalışmak zounda bırakan ve zorundaymış gibi hissettiren ailemden bir kez daha nefret ederek klavyede ellerimi gezdirdim.
Neyse ki kodlamayı ve bilgisayarda istediğim gibi gezinmeyi seviyordum. Pizzamın geldiğini belirten zil sesini duyana kadar büyük bir ilerleme kaydettiğim programı olduğu gibi bırakarak odadan çıkıp cebimde hazır duran parayı çıkartarak kapıyı açtığımda pizzamı teslim alıp yemeye başlayarak odama dönmüştüm.
Günlerim genel olarak böyle geçtiği için artık her hareketim monotonluk kazanmış ve ezberlenmişti. Sıkılıyordum ve hayatımda bir renk olmasına çok ihtiyacım vardı.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasak (bxb)
Teen Fiction-TAMAMLANDI- O sadece öğretmeninin dersini engellemeye çalışan bir öğrenciydi. Ve eğlenmek istemişti. Eşcinsel konulu bir hikayedir, bunu bilerek başlamınızı isterim. Homofobikler ve aşağılayıcı yorum yapanlar engellenecektir. +18 içerikler, bdsm v...