Getirildiğim sorgu odasında yaklaşık yirmi dakikadır bekletiliyordum. Bunun nedenini bilmesem de psikolojik yıpratma ya da olası bir kaynak araştırması olarak değerlendirirken zaman daha hızlı geçiyordu.
Gürkan'la en son içeriye getieilieken görüşebilmiş, onda da bana sakin olmam için telkinler vermesini dinlemiştim.
Korkuyordum. Suçum olmasa da korkuyordum.
Asıl sorun ise yazdığım satırlardan sorumlu olsam da sattığım anda mesuliyet üzerimden kalkıyordu. Kaldı ki yazdığım kod sadece güvenlik duvarı içindi...
Ben kendi içimde hesaplaşmaya girmiş, önümde masanın üzerindeki demire kelepçelenmiş ellerimi izlerken kapı açılarak içeriye polis memuru giriş yapmıştı.
"Doruk Yılgın... Başarılı bir öğrencisin Doruk."
Karşıma oturup direkt olarak mor kapaklı bir dosyayı açtığında sadece ilgiyle suratına bakıyordum.
"Anlat bakalım şu kod işlerini."
Gözlerini kaldırıp direkt olarak benim gözlerime bakmasıyla yutkunmuştum.
Adam iriydi. Yapılı vücudunun yani sıra göze hitap etmesi tamamen ayrı bir olaydı. Gerçi bunu düşünmem hayatımda Gürkan gibi birisi varken saçmaydı da... Ayrıca sert duruşu ve bakışı vardı. Tıpkı Gürkan gibi domine etmekten haz duyar gibi bir havası vardı.
"Öğrenciyim ve ailemle bağlarımız kopmuş durumda. Burs alsam da yanında gelire ihtiyaç duyuyorum ve programlama bilgim de iyi olduğu için şirketler ya da kişilere özel programlar yapıyorum. Fakat hiçbir programım yasa dışı işlere ortak değil, kabul etmem böyle şeyleri."
Karşımdaki adamdan korksam da bakışlarında bir şey kendisine güven duymamı sağlarken giderek rahatladığımı hissediyordum.
"Peki, söz konusu şirketle ne gibi ve nasıl bir işin oldu?"
Polisin tok sesi odaya yayılırken dilimi dudaklarımla nemlendirmiştim.
"Şirket iletişime geçwrek bir koruma duvarı yapmamı istediler. Ben de istedikleri duvarı yapıp kendilerine teslim ettim. Gerekli yazışmayı zaten telefonumda ve bilgisayarımda bulabilirsiniz."
Doğruydu. Yalan söylediğim hiçbir kısım yoktu. Adam da bunu biliyormul gibi kafasını salladığında şu an bilgisayarımın talan edildiğine emindim.
"Daha sonrasında şirketle herhangi bir iletişiminiz oldu mu?"
Kafamı hızla iki yana sallarkrn kapı açılmış ve çok daha genç bir memur içeri girerek kafasıyla selam vermişti.
"Başkomiserim Doruk Yılgın'ın suçsuz olduğu kanıtlandı."
Şu cümlelerle içime büyük bir su serpilirken başkomiser bu durum beklediği bir şeymiş gibi gözlerini üzerime odaklayıp cebindeki anahtarı çıkartmıştı.
Ellerimi çözdükten sonra hafif bir tebessümle bana baktığında ona teşekkür etmiş, hazırlanan ifademi imzalayarak çıkışa doğru ilerlemiştim.
Çıkışa doğru ilerlerken karşıma çıkan Gürkan ile hızla ona ilerleyip sarıldığımda hemen yanımızdan geçip çıkışa ilerleyen Başkomiser dikkatimi çekmişti.
Yüzünde yine bir tebessüm varken ben, bana huzur veren Gürkan'le sakinleşiyordum.
***
"Sakinleştin mi?"
Omzunda yattığım Gürkan'ın konuşmasıyla kafamı iki yana sallayarak ona daha çok yakınlaştığımda güldüğünü duymuştum.
Eve gelir gelmez şokta gibi davrandığım için odama gelmiş ve direkt olarak yatağıma yatarak birbirimize sarılmıştık.
Çoktan kendime gelmiş olmama rağmense ondan ayrılmıyordum.
"Bilgisayarını yeniden kurman gerek. Çok uzatma da işlerine devam et."
Kulağıma doğru sakin bir tonla konuşmasıyla iç çekerek ondan uzaklaştığımda gözlerimiz bir süre için buluşmuştu.
"Acaba ara mı versem?"
Kendimden hiç emin olmayarak söylediğim şeyle Gürkan kaşlarını çattığında ciddi bir ifadeyle suratıma odaklanmıştı.
"Bu işi yaparken mutlusun Doruk. Maddi getirisi bir yana mutlusun."
Omuz silkerken bir yandan da gözüm köşede parçalanmış halde duran ve toparlamamı bekleyen bilgisayarıma kalmıştı.
"Öyle ama ne bileyim... Şu başıma gelene bak."
Surat asarak durmamla çenemden tutan Gürkan kafamı kendisine doğru çevirip dudaklarıma minik bir öpücük bırakmıştı.
"Hayatına her alanda büyüklü küçüklü engeller çıkacak Doruk. En kötü günleri geçirdiğini sanarken daha kötülerini göreceksin... Fakat kendine inanmaktan, keyif aldığın şeylerden asla vazgeçme. Tamam mı güzelim?"
Küçük bir çocuk gibi kafamı olumlu anlamda sallayarak yeniden sıkıca Gürkan'a sarıldığımda alt taraflarda hissettiğim hareketlilikle geri çekilip ihtiyaçla suratına bakmıştım.
Stresli anların ardından gelen seksin daha tutkulu olduğu söylentileri doğru mu görmek güzel olabilirdi belki...
Gürkan da birkaç saniye gözlerime bakıp belimdeki elini yavaş yavaş kalçama doğru ilerlettiğinde gülümseyerek ona uzanmış ve dudaklarımızı birleştirmiştim.
Arada yakınlaşmalarımız ve oynaşmalarımız olsa da tam anlamıyla seks yapamamıştık. Şimdi yapacağımıza inanarak kalçamı Gürkan'ın aletine sürttüğümde inleyerek benden ayrılmış ve alnıma içten bir öpücük bırakmıştı.
"Yorucu bir gündü bebeğim. Sadece dinlenelim."
Her ne kadar inkar etmek istesem de Gürkan'ın gerçekten yorgun gözükmesiyle vazgeçtiğimde başka zamana diyerek vücudumu Gürkan'ın üzerine bırakmış ve ona sıkı sıkı sarılarak gözlerimi kapatmıştım.
Daha Günce'yi görmeye de gidecektik... Yarın için sözleşmişken saçlarımı ve sırtımı okşayan ele daha fazla kayıtsız kalamayarak kendimi uykuya bırakmıştım.
Bugün eğer Gürkan olmasaydı çok daha stresli ve kötü geçerdi. Paniğim sayesinde her şeyi mahvederdim. İyi ki o vardı, iyi ki yanımdaydı.
***
31.07.2021
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasak (bxb)
Teen Fiction-TAMAMLANDI- O sadece öğretmeninin dersini engellemeye çalışan bir öğrenciydi. Ve eğlenmek istemişti. Eşcinsel konulu bir hikayedir, bunu bilerek başlamınızı isterim. Homofobikler ve aşağılayıcı yorum yapanlar engellenecektir. +18 içerikler, bdsm v...