"Ah, biraz yavaş olsan mı yavrum?"
Okan sızlanıp Can'a bakarken Can resmen gözlerinden ateş çıkartıyordu.
"Tabi canım! Sevgilim ve en yakın arkadaşım gecenin bir vakti kapıma ağzı burunu yamuk gelsin, ama ben yavaş olayım."
Derin bir nefes alıp Okan'ın dudak kenarındaki yarayı temizleyen Can'dan gözlerimi aldığımda elim kaşıma gitmiş ve kanın durup durmadığını kontrol etmiştim.
Aslında bizler gayet de hasarsızdık. Okan'ın dediği gibi zorlamışlardı ama hepsini yere devirmiştik, gerçi bizde de birkaç yara vardı ama bunlar onlara göre sorun yapılacak şeyler değildi.
"Abartma Can, fazla bir yaramız yok işte."
Sözlerim üzerine kötü bakışlar beni bulurken gözüm saate kaymış ve bir olduğunu görmemle arkama yaslanıp gözlerimi kapatmıştım. Bu halde evime gidecek gücüm yoktu, hepsini dövüşürken ve buraya gelirken harcamıştım.
"Öyle uyuma, üzerine pijama vereyim. Hem daha kaşına pansuman yapmadık, kalk."
Can anne edasıyla başıma dikilirken suratımı ona doğru uzatıp gözlerimi kapatmıştım. Saniyeler sonra kaşımda gezinen ıslak pamukla yaram sızlarken Can'ın işini bitirmesini beklemiştim.
Birkaç saniyenin ardından işi bitip odasına gittiğinde karşımda patlak dudağı ve morarmış elmacık kemiği ile duran Okan'a bakmış ve yarım ağız gülmüştüm.
"Bana güleceğine kendine bak lan, kaşın ve gözün ne halde."
Bugünün üzerine Okan'la ortak espri anlayışımızın da farkına varmış ve biraz daha iyi anlaşmaya başlamıştık. Onun dedikleriyle yüzüm buruşurken aklıma gelen Gürkan ile derin bir nefes almıştım.
Yüzümü görünce ne yapacak cidden merak ediyordum.
***
Gözlerimi açmamla güneşten kaynaklı aydınlık olan oda gözlerimi acıtırken koltukta doğrulup saate bakmıştım. Saat on buçuk olarak gözükürken derin bir nefes alıp kalkmış ve direkt olarak tuvalete girmiştim.
İşlerimi hallettikten sonra salona dönüp yattığım yeri toparladığımda evde hiç ses olmamasından bizimkilerin daha uyuduğuna karar vermiş ardından da küçük bir not bırakıp evden çıkmıştım.
Kalmak isterdim ama bugüne yetiştirmem gereken bir işim vardı ve acele etmeliydim.
Adımlarımı sık sık atarak apartmandan çıkıp mahalleye baktığımda çoktan hareketlenen hayatı birkaç saniye izlemiş sonra da göz devirmiştim.
Herkes hayatı gereksiz hızlı yaşıyordu ve ben de onlardan biriydim.
Adımlarım ana caddeye doğru uzanırken kısa sürede ana caddeye çıkmıştım. Etrafıma bakındığım sırada gözlerim tanıdık sima ile karşılaşırken fazlasıyla ciddi bir surat ifadesiyle ilerleyen Gürkan'ın yanına gitmek istemiştim.
Peşine takılsam da hızlı hızlı yürümesinden ve aramızda mesafe olmasından kaynaklı ona yetişemezken resmen onu takip etmeye başlamıştım.
Birkaç sokak öyle devam etmemizin ardından önüne geldiği binadan içeriye girdiğinde şaşkınlıkla binaya bakıyordum.
Özel bakım evi olarak geçen binanın içine doğru ilerlememle Gürkan'ı hemşirenin biriyle konuşurken görmüştüm. Yine gayet ciddi dururken kadının söylediklerini dinlemiş sonra da yoluna devam ederek merdivenlerden çıkmıştı.
Ona uyum sağlayıp içeriye girmemle "Beyefendi?" diyen ince sesi duyarken yerimde durup bana seslenen ve biraz önce Gürkan'ın konuştuğu kadına dönmüştüm.
"Birine mi bakmıştınız?"
Gayet kibar bir şekilde bana bakıp gülümseyen kadınla otomatik olarak Gürkan'ın çıktığı merdiveni göstermiş ve "Gürkan Çetin'in arkadaşıyım. Ben arabayı park ederken o önden girmişti." Demiştim.
Kadının yüzündeki gülümseme değişmezken "Buyurun o zaman, ikinci kat 14 numaralı odadalar kendileri." Diyerek benden uzaklaşmıştı.
Derin bir nefes alarak merdivenlerden çıkıp kadının dediği gibi 14 numaralı odanın önüne geldiğimde duvarda asılı tabloda hasta adını yazmışlardı.
Günce Çetin.
Soy isimlerinden kaynaklı onun yakını ve değer verdiği biri olduğunu anlarken onun hakkında hiçbir şey bilmiyor olduğumu da fark etmiştim. Kapıyı sessizce aralamaya çalışmamla hayatta hiç gülmeyen şansım bana gülerken gerçekten de ses çıkartmadan amacıma ulaşmıştım.
"Güzelim, konuşmuştuk bunu."
Gürkan'ın bana ilk seksimizde kullandığı şefkatli ses tonunu yeniden burada duymamla kaşlarım çatılırken karşı taraftan mızmızlanma sesleri duyulmuştu.
"Ama abi ben seninle yaşamak istiyorum. Burada hiç arkadaş edinemedim, en son Alp vardı ama o başka kliniğe gitti. Ben çok yalnızım."
Kızın ağlamaklı sesini duymamla genç birisi olduğu yorumunu yapabilirken arkamdan gelen geniz temizleme sesiyle korkarak öne atılmış ve bu sefer de kapıyı açarak içeriye girmiştim.
Saniyeler içerisinde olan olayla birlikte gözlerim beyaz yatağında oturan kısa saçlı mavi gözlü kıza değerken yanında bulunan Gürkan'la kesişmesiyle derince yutkunmuştum.
"Doruk?"
Gürkan şaşkın bir biçimde ismimi söylerken yanındaki kız hevesle bir bana bir de abisine bakmaya başlamışken aşağıda konuştuğum hemşire araya girmişti.
"Arkadaşınız sizinle birlikte geldiğini söylemişti Gürkan bey, ben de Günce'nin ilaçlarını getirmiştim."
Kadının yaptığı açıklama ile karşımdaki adam buz gibi bakışlarla bana döndüğünde sıçtığımı anlamıştım.
Ama aklım da bir hayli karışıktı.
Gürkan'ın Günce isminde bir kardeşi vardı tamam ama kız neden buradaydı? Ayrıca geçen gün Gürkan kötü olduğu zamanla bu kızın bir ilgisi var mıydı? Umarım Gürkan ağzıma sıçmadan önce bu soruların cevaplarını bulabilirdim.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasak (bxb)
Teen Fiction-TAMAMLANDI- O sadece öğretmeninin dersini engellemeye çalışan bir öğrenciydi. Ve eğlenmek istemişti. Eşcinsel konulu bir hikayedir, bunu bilerek başlamınızı isterim. Homofobikler ve aşağılayıcı yorum yapanlar engellenecektir. +18 içerikler, bdsm v...