1.8

21.3K 1.4K 288
                                    

Kampüsten içeriye girmemle direkt olarak bizim binaya ilerlediğimde Okan ve Can'ı kafeteryada bulacağımı biliyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kampüsten içeriye girmemle direkt olarak bizim binaya ilerlediğimde Okan ve Can'ı kafeteryada bulacağımı biliyordum.

Rüya gibi geçen hafta sonunun ardından Gürkan'la evlerimize dağılmış sonra da bir daha görüşmemiştik. Görüşmeme nedenimiz aslında özellikle yapılan bir şey değildi, öyle ikide bir mesajlaşacak insanlar değildik ve önemli bir şey olmadıkça mesajlaşma kafasında da değildik.

Kısaca Gürkan'la en son beni evime bıraktığı zaman görüşmüştük. Bir de bugün derste görüşecektik.

"Pişt, yavru."

Duyduğum sözlerden sonra omzuma atılan elle daldığım düşüncelerden çıkarak yanıma baktığımda Can'ın gevşek gevşek sırıttığını görmüştüm. Hemen yanında duran Okan'da bir baş selamı vererek gülümsediğinde omzumu çekerek Can'ın kolunu üzerimden atmıştım.

"Git ve sevgilinle uğraş Can."

Okan'a bakarak göz kırpmamla Can zıplayarak görüş alanımıza girdiğinde tüm odağımı yeniden üzerine çekmişti.

"Senin yok ya, yalnız hissetme diye yapıyorum ben."

Ona 'Ciddi misin?' der gibi bakmamla Okan sevgilisini kolunun altına çektiğinde telefonu da eş zamanlı olarak çalmıştı. Adımlarımızı kafeteryaya doğru atarken kulağıma Okan'ın telefonla konuşması dolarken Can uslu uslu duruyor ve sevgiyle Okan'ı izliyordu.

"Bora! Çıktın mı lan sonunda?"

Okan büyük bir neşeyle konuşunca benim de ilgimi çektiğinde suratında gerçekten huzurlu bir ifade vardı.

"O aşık olduğun adamdan ne haber peki?"

Dikkatle karşı tarafı dinleyip suratını buruşturduğunda "Beş yıl ne be yavrum." Diye söylenmişti. Kullandığı sevgi sözcüğü ile gözlerim direkt olarak Can'a kayarken onun tepkisizce dinlediğini görmemle telefondaki kişiyi onun da tanıdığını anlarken kafeteryaya gelmiştik.

Masaya oturmamızla Okan arkadaşına en kısa zamanda yanına gelmesi ya da yanına gitmekle alakalı planlarını söyleyip telefonu kapattığında Can ellerini çenesine dayamış ve hevesle konuşmuştu.

"Bora mıydı? Şu anlattığın arkadaşın."

Okan gülümseyerek Can'ı onaylayıp arından sandalyesini biraz daha masaya yanaştırdığında onlar kendi aralarında muhabbetine başlamıştı. Telefonuma gelen mesajla ilgimi tamamen telefonuma verirken Gürkan'dan gelen mesajı şaşkınlıkla açmıştım.

Gürkan: Arkadaşın Can sadece uyarı alarak kurtuldu. Azmettirenler de aynı şekilde.

Bu haberi Can'ın çoktan aldığına emindim, kaldı ki bugünkü neşesi de bunu kanıtlar nitelikteydi.

Yani, Gürkan konuşmak için mi yazmıştı?

Doruk: Bunu duyduğuma çok sevindim. Teşekkürler haber verdiğin için.

Ne yazacağımı bilemediğim için mesajı gönderir göndermez kafamı masaya gömme isteği ile dolduğumda hemen cevap gelmişti.

Gürkan: Derste görüşürüz Doruk.

Okuduğum kelimeler gayet normal dursa bile kalbimi tekletirken gözümün önünde takım elbiseli olsa da sadece gömlekle duran, kollarını da dirseklerine kadar sıvamış bir Gürkan beliriyordu. Sonra da kırmızı dudakları, iri vücudu ve yatakta yaptıkları...

"...Tamam mı?"

Okan'ın bana bakarak soru sormasıyla kendime gelirken Can'ın bir şeyler almak için masadan ayrıldığını bile o an fark etmiştim.

"Pardon, ne dediğini yeniden söyler misin?"

Okan'ın gözleri bir telefonuma bir de suratıma odaklanırken sanırım dikkatimin dağınık olduğunu anlamış olacak ki gülümsemiş ve son kez Can'ı gözleriyle kontrol etmişti.

"Benim şu sözde arkadaşlarla bugün akşam hesaplaşacağız, senin için de uygun mu demiştim."

Can'ın özellikle olaydan uzak kalmasını istediğimiz için o olmadan planları yapıyorduk. Ben de bu anı beklediğim için anında kafamla onaylarken sonunda Can'ı tuzağa çekmelerinin hesabını düzgünce sorabilecektik.

"Ben suyu aldım, hadi sınıfa gidelim. Seninle de ders çıkışında görüşürüz sevgilim."

Can eğilip Okan'ın yanağına sulu bir öpücük bırakırken onun bu haline gülüp masadan kalkmıştım.

Okuldakiler benim ciddi yapımdan ve Okan'dan korktukları için tepki gösteremezken Can bunu sonuna kadar kullanmaya hevesli birisiydi. Kaldı ki geçen senelerde tepki göstermeye çalışan birkaç andavalla yaptığım konuşmalar (!) sonucu artık öyle ota boka ayaklanan kesimin sesi çıkmaz olmuştu.

Can'la kafeteryadan ayrılıp amfiye girmemizle yerlerimize oturduğumuzda Gürkan'ın da gelmesiyle ders başlamıştı. Kürsüye geçip ilk iş yoklama kağıdını ön sıraya vermek olurken gözleri kısaca sınıfta gezinmiş ve benim gözlerime gelince birkaç saniye odaklanıp yerine dönmüştü.

Bu hareketine gülümseyip elimizdeki fotokopilerden kaldığımız bölümü açmamla dersi başlatırken ders boyunca gözlerimiz kesişmiş ve aklım sürekli hafta sonuna kaymıştı.

***

Akşam olmuşken Okan'la buluşup arkadaşlarının her zaman takıldığı boş bir alana doğru yürümeye başlamıştık.

"Sence teke tek de alma şansımız ne?"

Ciddi bir şekilde sormamla Okan derin bir nefes alıp düşündüğünde bu durum kısa sürmüştü.

"Sen de ben de güçlüyüz, uğraştırırlar ama biz alırız."

Suratımda hafif bir gülümseme belirirken vardığımız açık alanla birlikte ateşe verdikleri varilin etrafında toplanıp gülüşen gruba gözüm kaymıştı.

İçim o an sinirle dolarken Okan ve beni görmeleriyle muhabbete ara veren grup ciddileştiğinde karşılıklı olacak şekilde durmuş ve birbirimize bakmaya başlamıştık.

"Ooo, Okan. Gelmeni neye borçluyuz?"

Beni görmezden gelerek direkt Okan'la muhabbete giren sarışını gözüme kestirirken Okan samimiyetsiz bir gülüş takınmıştı.

"Can'la uğraştıktan sonra burada beni görmeniz pek de şaşırtıcı olmasa gerek Aykut."

Adının Aykut olduğunu öğrendiğim çocuk arkadaşlarına bakıp yavşak yavşak güldüğünde dişlerimi sıkıp sakin olmaya odaklandım. İlk hamleyi Okan'dan ya da karşıdan bekleyecektim.

"Ha, biricik sevgilini koruyorsun yani... Dur tahmin edeyim, bu da arkadaşı için burada. Gerçi sizinki de ne saf biri çıktı ya. Dikkat edin ona, siz."

Aykut yanındakilere bakıp kahkaha atarken 'Bu' kısmında bana yukardan bir bakış atmasına gönderme olarak Aykut'a tebessüm ettiğimde suratında kısa bir şaşkınlık olmuştu.

"Ben götünü merak ettiğim için buradayım."

Fazlasıyla ciddi bir şekilde konuşmamla karşımdaki çocuk saniye saniye sinirlenirken suratımda oluşan tebessüm gülümsemeye dönüşmüştü.

Homofobik olduklarını tahmin etsem de şu an emin olmuştum ve Aykut'a karşı oynamak zevk vermişti. Asıl zevk alacağım olay ise Aykut'un dayanamayıp bana doğru saldırmasıyla gerçekleşmişti.

İki grup da birbirine girerken artık sadece yumruklarımız konuşuyordu.

***

Yasak (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin