Bazı insanların dünyaya geliş amaçları olurdu; şarkıcı olmak, balerin olmak, futbolcu olmak, yönetici olmak gibi...Benimse dünyaya geliş amacım yoktu. İnsanlarla yiyişmek dışında.
Kucağımda ki bedenden nefes almak amacıyla saniyelik ayırdığım dudaklarımı tekrar dudaklarına bastırdım ve ellerimi arsızca vücudunda gezdirmeye devam ettim.
Cebimde ki telefonum titrerken sinirle geri çekildim. Birileriyle öpüşürken rahatsız edilmekten nefret ediyordum. Nefesimi düzene sokmaya çalışarak telefonu açtım.
"Ne oldu?"
"Haruto! Ablanın düğününe 1 saatten az süre kaldı ve sen hala yoksun!"
Kucağımda ki kişi ellerini ıslak saçlarımda gezdirdiğinde gözlerine bakıyordum. Dudaklarımı yaladım. "Anne, geç kalmayacağım dedim ne uzatıyorsun?"
"Hele geç kal. Kendini öldü bil o zaman." gözlerimi devirdim. Sabrım sınanıyordu gerçekten. Cevap vermeyip telefonu kapadım. Geç kalmayacağımı söylemiştim, kalmayacaktım da. Sanki ablamla çok iyi bir ilişkim varmış gibi gelmemi neden bu kadar önemsiyorlardı anlamıyordum.
Bana bakan iki çift göze çevirdim gözlerimi. Kırmızımsı dudaklarını büzdü "Sanırım gitmen gerekiyor." Kafamı yavaşça sallayıp dudağına küçük bir öpücük kondurdum. Üstümden kalkarken koltukta duran siyah ceketimi aldım ve üzerime geçirdim. Mekandan ayrılıp dışarı çıktığımda valelerden birisi motorumu getirmişti.
Kaskımı takıp motora bindim. Beklemeden sürdüğümde yollar boştu. Han'ın evine gelmiştim. Yakın arkadaşlarımdan biriydi. Kıyafetlerimi buraya bırakmıştım. Burada işlerimi halledip öyle geçecektim eve. Çünkü paramız yokmuş gibi düğünü evde yapıyorduk. Fazlasıyla saçmaydı.
Kapıyı çalıp beklemeye başladım. Kapı açıldığında Han'ı görmeyi beklerken karşıma Minho çıkmıştı. Şaşırmamıştım, ikisi sevgili olmadıklarını söylüyordu ama ne zaman gelsem Minho buradaydı.
"Minho,senin kendi evin yok mu? Ne zaman gelsem buradasın."
"Sanane."
Gözlerimi devirip içeri girdim. İkisinin sevgili olduğunu iddia etsem yine inkar edecekti. Geniş koltuğa geçip ayaklarımı uzattım. "Han nerde?"
"Banyo da."
Minho karşımda ki koltuğa oturduğunda piç gibi sırıtarak yüzüne baktım. Arkasında ki yastığı bana doğru fırlattı. "Hiç bir şey demedim." Minho sinirle yüzüme baktığında gülüyordum. Komikti. Sanki evet çıkıyoruz dediklerinde karşı çıkacaktık.
"Haruto."
Merdivenlerden inerken bana seslenen Han'a çevirdim kafamı. Banyodan çıktığı için boynunda havlu vardı. Ayağa kalktım. "Biz hiç sohbete girmeyelim. Ben duş alacağım. Sonra giyinip çıkarım."