3

645 113 76
                                    

Tanrı,Adem'e onca şey vadederken tek yasakladığı şey sadece basit bir elmaydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tanrı,Adem'e onca şey vadederken tek yasakladığı şey sadece basit bir elmaydı. Ancak Adem onca şeyi elinin tersiyle itip o elmayı seçmişti. Benimki de aynı hesaptı belkide. Dünaya da başka bir kişi kalmamış gibi...

Dün Junkyu'yu kesinliklikle öpmemem gerekirdi. Tamam anlık gelişen öylesine bir öpücüktü fakat yine de bunu yapmam doğru değildi.Ondan etkilenmiyordum, barda ki diğer insanlardan hiç bir farkı yoktu benim için. Ancak ona karşı koyamamıştım. Sanırım canımı sıkan asıl şey buydu.

"Junkyu şöyle ki 1 ay sonra şirkette yer açılacak o zamana kadar rahat takılabilirsin. 1 ay sonra da şirkette işe başlarsın tamam mı?"

"Pekala Bay Watanabe."

Salonda konuşan babam ve Junkyu'ya kısa bir bakış atıp mutfağa ilerledim. Dün Junkyu'yu zar zor eve getirmiştim. Neyse ki evde kimse uyanmamıştı. Daha sonra sahile inip sabaha kadar orda takılmıştım. Eve de az önce geldiğim için haliyle karnım açtı.

Hizmetlilerden birisine bana tost hazırlamasını isteyip uzun taburelere oturdum. Telefonumu cebimden çıkartıp masaya bıraktığımda ekranda Jihoon'un aramasını görmüştüm. Sessizde olduğu için duymamıştım. Daha fazla beklemeyip Jihoon'un aramasını yanıtladım.

"Efendim?"

"Bugün mekana gelicek misin?"

"Gelirim de, bir şey mi oldu?"

"Gelince anlatırım."

Bir şey dememe fırsat vermeden Jihoon, telefonu suratıma kapattığın da aklımdan geçen şey olmaması için dua ettim.

Hizmetli tost ve içeceği önüme bıraktığında teşekkür edip yemeğe koyuldum. Tostumdan bir ısırık aldığımda annem, ablam ve Junkyu mutfaktan içeriye girmişti.

Bakışlarımı ilk önce üzerlerin de, daha sonra ablam ve Junkyu'nun birleşik ellerinde gezdirdim. Junkyu da köpek kuyruğu gibi ablamın peşinde dolaşıyordu. Belkide ablam onu yanından ayırmıyordu. İkinci seçenek daha mantıklıydı sanırım.

"Haruto?" Annem endişeli şekilde yanıma yaklaştı. Lokamamı yutarken ne var anlamında kafamı salldım. "Oğlum dudağına ne oldu senin?"

Dediği şeyle istemsizce dün gece aklıma gelirken bakışlarımı Junkyu'ya çevirmiştim.Dudalarımı parçaladı derken şaka yapmıyordum. Junkyu gözlerimin içine baktığın da yüzünde farklı bir ifade vardı. Dün geceyi hatırladığını sanmıyordum ama olabilirdi de.

Umursamazca tostumu yemeğe devam ettim "Bir şey yok. Soyulmuş işte."

"Krem falan sür oğlum."

Kafamı yalandan salladım. Bunu yapmayacağımı o da biliyordu. Gidip krem almak için fazla üşengeçtim. Tostumun son parçasını ağzımı atarken ablam ve müstakbel eşine döndüm."Siz neden burdasınız?"

forbidden | harukyu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin