0.4

806 81 55
                                    

"Bir hiçsin"

Changbin, Seungmin'i bileğinden tutmuş çekiştiriyordu. Seungmin bileğindeki ele baktı, onunla temas halinde bulunmak istemiyordu, onunla temas halinde bulunmak Seungmin'i rahatsız ediyordu. En azından o hissettiği şeyi rahatsız etmek olarak algılamayı seçiyordu.

Changbin sonunda kalabalık ortamdan yeterince uzaklaştıklarında çocuğun kolunu bırakmıştı. Seungmin gözlerini dikmiş genç çocuğa bakıyordu. Ona söyleyecek ne gibi bir şeyi olabilirdi ki?

"Geçen gün neyi kast etmeye çalıştın?"

Seungmin duyduğu şeye ister istemez "Ne?" diyerek tepki vermişti. Sormasını beklediği son şey bile değildi.

"Geçen gün okulda konuştuk ya, ne demeye çalıştın orda?"

Seungmin kaşlarını çatmış ve ardından "Sence şu an bunu konuşmak için doğru yer ve zaman mı?" demişti.

"Daha doğru bir zaman olamazdı."

"Chan'in doğum günündeyiz farkında mısın?"

"Farkındayım Seungmin, o yüzden doğru yer ve zaman şu an zaten. Okulda sormaya kalksam olay çıkarıp konuşmadan kaçıcaksın. Ama şu an Chan'in doğum günü ve ona değer veriyorsun. O yüzden seni çağırdığımda kalkmamak için ısrar etmek yerine kalktın çünkü olay çıksın istemiyorsun."

Seungmin derin bir nefes verdi, ne kadar bunu kabul etmekten nefret etse de Changbin haklıydı.

"O konu hakkında son sözlerimi o gün okulda söyledim Changbin."

Seungmin her zaman yaptığı şeyi yapıyordu, net bir şey söylemiyordu. O gün net bir şey söylememişti, koca bir puzzleın bir kaç parçasını ortaya atmış ve ardından kaçıp gitmişti. Changbin'in, onun verdiği parçaları yerleştirebilmek için bir kaç parçaya daha ihtiyacı vardı. Bu konuşmanın amacı da parçaları almaktı zaten.

"Net bir şey söylemiyorsun Seungmin, Söylentiler doğru ya da hayır değil demiyorsun. Benim net bir cevaba ihtiyacım var."

Seungmin sinirlenmeye başlıyordu, Changbin şu an hikayedeki tek yanlış onunkisiymiş gibi davranıp eğer o yanlışı çözerlerse sorun da ortadan kalkabilecekmiş gibi davranıyordu. Kendi yaptığı şeyi o unutmuş veya görmezden gelebiliyor olabilirdi ama Seungmin yaptığını ne unutabilecek ne de görmezden gelebilecekti.

"Cevap neyi değiştiricek ki? Söylentiler yalan olsa bile eskisi gibi olabiliriz mi sanıyorsun Changbin? Asla eskisi gibi olamayız."

"Çok şeyi değiştiricek Seungmin. Tahmin edemeyeceğin kadar çok şeyi."

"Changbin bu konuşmaya devam etmek istemiyorum gerçekten, şu ana kadar ne biliyorsan onlar doğruymuş gibi devam et."

Seungmin sözlerinden sonra kalabalığa doğru yöneltmişti adımlarını. Her zaman yaptığı gibi yine kaçıyordu. Changbin'in ona yaptığı şeyle alakalı açıklama yapmasını istemiyordu. Bu olayları tekrar hatırlamak, gündeme getirmek istemiyordu. Unutmak ve artık önüne bakmak istiyordu. 

Changbin yürüyen gencin bileğinden tutmuş ve durdurmuştu. Bu sefer kaçmasına izin vermeyecekti. Seungmin'in aksine Changbin'in bu olanları unutmak istemiyordu. O bunları çözüme kavuşturmak istiyordu. Günlerdir o söylentilerin hakkında düşünmesi Seungmin'den nefret etmemediğini fark etmesine sebep olmuştu. O Seungmin'den nefret etmiyordu, o hala Seungmin'i sevdiği için ona bu kadar kızgındı. Her şeyi kolay bir şekilde kestirip attığı ve aralarında olabilecekleri engellediği için kızgındı. Ama bu sefer buna izin vermeyecekti.

five oh five || seungbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin