onceki bolumu gormediyseniz once ona bir bakın. iyi okumalar bol bol yorumlarınızı bekliorum
Seungmin kahvaltı sonrası etkinlik sırası kendi gruplarına gelene kadar Felix tarafından sürekli sıkıştırılmıştı. En sonunda Seungmin Changbin ile olan ufak tartışmalarını, Minho ile aralarında geçenleri. Birbirlerinden hoşlandıklarını söylemiş ve en sonunda da Changbin ile yaşadıklarını anlatmıştı. Felix Changbin ile ilgili hiçbir şeyi bilmediği için çok şaşırmıştı. Aynı şekilde Jeongin de şaşırırken olayların aslını öğrenmeleriyle daha da büyük bir şok yaşamışlardı.
"Üzüldüm şu an Changbin'e kim bilir ne kadar üzülmüştür, hem küçücükken o kadar şey yaşamış. Bir de üstüne Seungmin ona ne biçim davranıyordu."
Seungmin bakışlarını yere indirmişti. Zaten daha önceden dinlememek için bu kadar inat yaptığından dolayı kendini oldukça suçlu hissediyordu bir de o davranışları gelince aklına daha da üzülüyordu. En çok da kendi elleriyle Wooyoung'a istediğini verdiği için üzülüyordu.
Minho çocuğun yüzünün düştüğünü fark etmesiyle konuşmaya başlamıştı.
"Seungmin'in bu konuda hiçbir suçu yok onun yerinde kim olsa aynısınu hatta daha fazlasını yapardı. Buradaki suçlu o değil."
Seungmin sevgilisinin hemen onu korumasıyla ona bakıp gülümsemişti.
"Aman hemen de sevgilisini korurmuş. Demedim bir şey sevgiline merak etme."
Jeongin yanındaki arkadaşına gülerken Minho da yanında oturan yüzü düşük sevgilisini kolunun altına alıp kendine çekmişti.
"Kendini suçlamamalısın."
Seungmin omzunu silkti. İsteyerek yaptığı bir şey değildi. İstemeden kendini suçluyordu. Changbin zaten yeterince zor şeyler yaşamıştı ve bir de üstüne onun yaptıkları ister istemez suçlu hissetmesine sebep oluyordu. Ne kadar kendi yaşadığı şeyler de zor olsa da yine de kendini suçluyordu işte.
"Çok kötü şeyler yaptım ama çok kötü davrandım ona."
Seungmin yine gözlerinin dolduğunu hissettiğinde derin bir nefes almış ve göz yaşlarının akmasına engel olmaya çalışmıştı. Normalde çok fazla ağlayabilen birisi değildi ama bugün sürekli gözleri doluyor ve ağlama hissiyle doluyordu içi.
Dayanamıyordu bünyesi yaşadığı bu kadar duygu değişimini ve olayları. Sürekli eskileri düşünüyor Changbin'e davranışlarına üzülüyor aklına yaşadıkları geliyor ona da üzülüyordu. Bu da ister istemez ağlama hissiyle dolmasına sebep oluyordu.
Gözünden bir kaç damla yaş düşerken Minho onu tutmuş ve kendine çevirip göz yaşlarını silmişti.
"Ağlama bebeğim niye ağlıyorsun?"
Seungmin kafasını çocuğun omzuna gömmüş ve gözlerinden bir kaç damla daha yaşın düşmesine izin vermişti.
"Kendimi çok kötü hissediyorum. İğrenç biriyim çok kötü davrandım inat ettim dinlemedim. Sadece kendimi düşündüm hiç onun açısından bakmadım olaylara çok bencilce davrandım."
Ardından bir iç çekiş gelmişti Seungmin'den göz yaşlarını tutamamış daha fazla ve ağlamaya başlamıştı. Minho çocuğa iyice sarılıp onu sakinleştirmek ve rahatlatmak için sessizce konuşuyordu onunla.
Felix ve Jeongin de birlikte baktıkları telefondan kafalarını kaldırmış ve karşısındaki gence bakmıştı.
Öğretmenlerinin sıranın onların grubuna geldiğini söylemesiyle Seungmin göz yaşlarını silmiş ve Minho'nun koluna girip ondan destek alarak yürümeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
five oh five || seungbin
FanfictionChangbin ve Seungmin o olaylardan sonra birbirlerinden ölesiye nefret etmişlerdi. En azından onlar böyle sanıyordu.