0.2

1K 96 66
                                    

"Söylentiler"

Felix Seungmin'in koluna girmiş ve ona kendini yaklaştırmıştı. Seungmin normalde öyle çok sarılıp temasta bulunmayı seven biri değildi. Arkadaşı Felix ise onun tam tersine insanlarla temasta olmayı çok seven birisiydi. Değişik olan kısım şuydu ki temastan hoşlanmayan Seungmin Felix'le temas içerisinde olmaktan rahatsız olmuyordu. Sarışın olan o kadar şirin ve sevimliydi ki insanın onu görünce ister istemez sarılası geliyordu. Seungmin'in onu iktirmemesiyle daha çok sırnaşmıştı ona Felix.

Bahçede arkadaş grubuyla oturan Changbin ikili kantine girene kadar onları izlemişti. Seungmin'le dün yaptıkları konuşmadan sonra kafası oldukça karışmıştı. Şu ana kadar hep onun da en az kendisi kadar suçlu olduğuna inanmıştı. O olayın doğruluğunu hiç sorgulamamıştı. Belki de yalandır diye bir kere bile düşünmemişti.

Bunca zamandır Seungmin'e onu dinlemediği için hep sinirlenmişti, onu bu yüzden defalarca suçlamıştı. Belki de beni bir kere dinlese, bir kere ne olduğunu anlatmama izin verse şu an bu durumda olmazdık diye düşünmüştü hep. Ama o da aynısını yapmıştı. O olay karşısında bir kere bile gerçeği sormamıştı Seungmin'e. Söylentilere inanmak istemişti. Söylentilere inanmak işine gelmişti.

Nefesini sert bir şekilde dışarı verdi. Belki de söylentiler doğrudur. Belki de bu bana acı çektirmek için yaptığı şeylerden biridir diye düşündü. İçime kuşku düşürmektir belki de amacı, dedi kendi kendine. O da bu dediklerine inanmamıştı ama demişti işte. Kendini buna inandırıcaktı. İlk öğrendiğinde yaptığı gibi Seungmin'i suçlayacak ve suçsuz olma ihtimalini görmezden gelecekti.

Seungmin kantin sırasından elinde iki çilekli sütle çıkmıştı. Arkadaşının oturduğu masaya gidip karşsına oturmuştu. Sütlerden birini Felix'e uzatmış ardından kendi sütünün pipetini açıp süte takmış ve içmeye başlamıştı.

"Changbin'le yine kavga mı ettiniz?"

"Ne alaka Felix? Taktın sen de iyice Changbin'e."

"Ne takacağım ya, bahçede gözlerini dikmiş bize bakıyordu ondan sordum."

Seungmin sütünden büyük bir yudum almıştı. Aklına dün Changbinle yaptığı konuşma geliyordu. O da Changbin gibi tüm gece bu konuşmayı düşünmüştü. Tekrar ve tekrar beyninde oynatmıştı anılarını. Aralarında geçen şeyi düşünmüştü, sonrasında senin için yaptım deyişini. Zihninin ona inanmak için verdiği savaş sinirini bozmuştu. Yalan söylediği açık değil miydi? Öyle bir şeyi onun için yapması imkansızdı.

Peki o zaman niye, diye sordu kendine. Niye dünden beri onu düşünüyorum? Neden dünden beri onun söylediklerini olayla bağlamaya çalışıyorum?

"Kavga falan etmedim, o kim ki ben onunla kavga edeceğim?"

Görmezden gelmişti düşüncelerini. Bu yönteme sığınmıştı her zamanki gibi. Duygularını, hissettiklerini görmezden gelecekti. Çünkü biliyordu ki olayların sebebini sorarsa ona inanırdı. Bir daha yalanlarına kanıp kırılmak istemiyordu.

Felix, "Anladım." diye mırıldanmış ve sütünü içmeye devam etmişti. İkili aralarında hoş bir sohbete başlamışlardı. Beş altı dakika bu şekilde sohbet etmelerinin ardından Jeongin yanlarına gelmişti.

"Evet evet haklısınız, marsta yaşam falan varmış, aynen ondan."

Küçük olan aniden konuşmaya dalarken bir yandan da Felix'in yanına sandalye çekip oturmuştu. İkili konuşmaya aniden dalan çocuğa "ne diyorsun sen ya" dercesine bakarken Jeongin bu hallerine gülmüştü.

"Ne olduğuna inanamıycaksanız."

Jeongin, Felix ve Seungmin'den bir yaş küçüktü. Seungmin'in ve kendisinin katıldığı okulun şarkı söyleme yarışması benzeri bir şeyi sayesinde tanışmış ve sonrasında arkadaş olmuşlardı. Seungmin başta küçük olduğu için ön yargıyla yaklaşsa da sonrasında çocuğun ne kadar kafa dengi biri olduğunu fark ettiğinde ön yargısı yüzünden kendinden utanmıştı.

five oh five || seungbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin