[Doğum günü gecesi]
Changbin ne kadar isteme de karşısındaki gencin dudaklarının üzerinden çekmişti dudaklarını. Seungmin dudaklarının üzerindeki baskı azaldığında ne zaman kapattığını bile hatırlamadığı gözlerini açmıştı.
Neden ayrıldığını sorarcasına karşındaki kişiye bakıyordu Seungmin, bir şey dememişti ama bakışları daha fazlasını istediğini belli ediyordu.
Özlem duygusunu hissediyordu sonuna kadar şu an. İkisi de hissediyordu aslında. Birbirlerine duydukları özlemi şu noktada çok daha iyi fark etmişlerdi. Sahi ne kadar zaman olmuştu onlar doğru düzgün temasa geçmeyeli? Öpüşmeyi bırakın bu iki genç o olanlardan sonra kavga etmedikleri bir konuşma içerisine bile girmemişti.
"Sabah pişman olacağın şeyler yapıyorsun Seungmin."
Changbin diğerinden daha az sarhoş olduğundandır belki Seungmin'in bu yaptığına sabah pişman olacağını biliyordu. Gerçi Seungmin de şu an o kadar sarhoş sayılmazdı, sadece bunun ardına sığınmayı seçiyordu.
Seungmin bu sözler üzerine tekrar birleştirmişti dudaklarını. İlk sefer ki öpüşü biraz daha anın harareti ile olan bir şeydi. Seungmin'in kendini kanıtlama çabasıyla doluydu. Onu öpmekten korkmadığını, ona karşı bir şey hissetmediğini kanıtlamaya çalışıyordu. Ama ikinci olan çok daha farklıydı. Bu sefer gerçekten bu hissi özlediği için öpmüştü. Bu kadar hızlı bitsin istememişti. Hislerinin olmadığını kanıtlamaya çalışırken hissettiklerine yenilmişti.
İşte bu kısım çok ironik değil mi? Seungmin onu, ona karşı bir şey hissetmediğini kanıtlamak için öpmüştü. Ama o kadar çok şey hissetmişti ki bu hislere karşı koyamamış ve bu öpüşmenin hiç bitmemesini istemişti.
İlk öperken sonunda Changbin'in karşısına geçip "Hah, gördün mü işte? Hiçbir şey hissetmedim, kalp ritimimde bir değişiklik bile olmadı. İşte sen bu kadar değersizsin benim için. Bir önemin yok, senin öpüp öpmemek hiçbir şeyi değiştirmiyor." demeyi planlamıştı. Ama beklediğinin aksine kalbi bu duruma büyük bir tepki göstermişti. Öyle hızlı atmış, öyle hızlı atmıştı ki gören sanki bir maraton koşusuna çıkmış sanardı. Ama hayır o sadece hiçbir şey hissetmediğini sandığı eski sevgilisini öpmüştü, hem de ona büyük acılar çektiren eski sevgilisini.
Changbin ikinci öpücüğü gerçekten beklemiyordu, gerçi bu gece olan hiçbir şeyi beklemiyordu. Tekrar Seungmin'in dudaklarından ayrılırken bu sefer karşısındaki çocuk derin bir nefes vermişti. Gerçekten derdi neydi bunun? Tüm acıyı çeken Seungmin olmasına rağmen o karşısına geçmiş onu öpüyordu ama Changbin bey ikide bir ayrılıp duruyordu. Tabii bu Seungmin'e göre böyleydi. Ona kalsa tüm acıyı o çekmişti, hiçbir şeyden yoktu tabii haberi. Changbin'in neler yaşadığından, ne acılar çektiğinden. Yaptığı şeyi yapmak zorunda kaldığından, en az o yaptığı şeyin sonucunda onun kadar zarar gördüğünden. En büyük cezayı Changbin almıştı bu hikayede, onsuzluktu onun cezası. Belki de onu bu dünyada en çok seven kişiden mahrum kalmıştı. Daha büyük ne gibi bir ceza olabilirdi ki?
"Seungmin, eğer devam edersen çok farklı anlamlar çıkaracağım."
Seungmin kollarını karşısındaki ondan çok daha kısa olan çocuğun boynuna dolamış ve ensesindeki saçlarıyla oynamaya başlamıştı. Changbin bu hareketle huylansa da belli etmemeye çalıştı. Seungmin ise Changbin'in uzaklaştırdığı yüzüne tekrardan yaklaştırmıştı kendini.
Düşünmek istemiyordu, sadece yapmak istiyordu. Bir kere olsun kendini sıkmadan duygularını açıkça göstermek istiyordu. İçinden gelen şeyi yapmak istiyordu bu gece. Onu öpmek kendini bu kadar sıkmanın ne kadar yorucu olduğunu daha net fark etmesine sebep olmuştu. Evet kötü şeyler yaşanmıştı ama bu Seungmin'in onu öpmek istediği gerçeğini değiştirmiyordu. Seungmin'in onu öperken ki hissettiği hisleri de değiştirmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
five oh five || seungbin
FanfictionChangbin ve Seungmin o olaylardan sonra birbirlerinden ölesiye nefret etmişlerdi. En azından onlar böyle sanıyordu.