"Changbin"
Changbin elindeki poşetleri kapının önündeki merdivenlere koydu. Ardından elini cebine atıp cebindeki anahtarı çıkarıp kapının anahtar deliğine soktu ve çevirip kapıyı açtı. Yerdeki poşetleri tekrar eline almış ve kapıyı iktirip içeri girmişti.
"Ben geldim!"
İçeride muhtemelen yatıyor olan annesine seslenirken kadından bir cevap beklemişti ancak aldığı tek cevap evin içindeki büyük sessizlik olmuştu. Bıkmışça nefesini verdi ve mutfağa gidip elindeki poşetleri mutfak tezgahının üzerine bıraktı.
Ardından oturma odasına doğru yürümüştü. Ceketini çıkarıp koltuğun üzerine bırakırken gözleri balkonda sigara içen annesine takılmıştı. Ve ardından önündeki bira şişesine.
Gözlerini devirdi, bıkmıştı artık bu durumdan. Hasta olana kadar içtiği yetmiyormuş gibi bir de iyileşmeye çalışmayı bırakın ki zaten iyileşmesi pek mümkün değildi ancak hastalığın ilerleyişi yavaşlatılabilirdi en azından ama o bunun yerine daha da kötü duruma getirmeye çalışıyordu durumu. Ne ilaçlarını içiyor ne de bu hastalığa sahip olmasına sebep olan alkol ve sigaradan vazgeçiyordu.
Changbin bıkmıştı işte tam da bu durumdan. O her seferinde kendine karşı kapısını kapatan annesine hala yardım etmeye çalışırken annesi yardım almamak için elinden geleni yapıyor. Üstüne üstlük hatasını kabullenmek yerine tüm suçu gence yüklüyordu.
Changbin'in babası daha o doğmadan önce annesini aldatmış, ikilinin ilişkisi daha o doğmadan önce yanlışmış. Adamın Changbin ile aynı yaşta bir çocuğu daha vardı. Tabii annesi ve genç bunu yıllar sonra öğrenmişti. Gerçi adamın tek kusuru asla aldatma konusu değildi. O adam hiçbir zaman doğru düzgün bir baba olamamıştı. Bir kere bilr oğlanın saçını okşayıp ona sevgi göstermeyi bırakın çocuğa yapmadığını bırakmamıştı. En küçük şeyde evde kavga çıkarır en ufak hatasında bazen bir hata yapmasını bile beklemez normal ve sıradan bir davranışını hata olarak görür ve küçük çocuğa şiddet uygulardı. Ve annesi bir kere bile bu adamın karşısına geçip onu durdurmaya çalışmamıştı. Bir kez bile çocuğunun hakkını savunmamıştı. Aksine onun yerine o çok aşık olduğunu iddia ettiği adama hak vermiş ve onun suyuna gitmek için bu duruma sesini çıkarmamıştı.
Sonunda 7 sınıfta babası evi terk edip diğer oğlunun ve o çocuğun annesinin yanına gittiğinde bunun için annesi adamı suçlamak yerine her zaman Changbin'i suçlamıştı. O 'normal' bir çocuk olmadığı için gitmişti babası kadına göre. Normal bir çocuk olmak nasıl oluyorsa tabii... Normal bir çocuk olmamaktan kastı da anlarsınız ya, çocuğun cinsel yönelimiydi. Ona göre bu bir kusurdu ve babası da onları bu kusur için terk etmişti.
Babasının evi terk etmesiyle kadın zaten bağımlı olduğu alkol ve sigaraya daha çok sarmıştı, doğru düzgün ayık olduğu gün nerdeyse yok derecede azdı. Bir hafta kadar öncesinde de bu alkol ve sigara bağımlılığının sonucunu bir güzel şekilde almıştı. İlerlemiş karaciğer kanseri olduğunu öğrenmişti. Changbin'in okulda ağlamasının sebebi de doktorun ona mesaj olarak annesinin test sonuçlarını atmasıydı. Ne kadar kadın ona doğru düzgün bir annelik yapmasa da o yine de annesinin hastalığına üzülmüştü.
Annesine göre babasının gitmesinin de, alkol bağımlılığının da, hastalığının da tek bir sebebi vardı. O da kendi değimiyle normal olmayan oğluydu.
Balkonun kapalı kapısını sert bir şekilde açmış ve kadının elindeki sigarayı alıp küllüğe bastırmıştı. Ardından ise eline masada duran bira şişesini almıştı. Kadın küçük bir çocuk gibi mızmızlanan mırıltılar çıkarıyordu oğlunun bu hareketine karşı. Changbin ise bu hareketiyle kadının çoktan sarhoş olduğunu fark etmiş ve onu görmezden gelmeye karar vermişti. Sarhoş bir anneyle uğraşmak için kendini fazla yorgun hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
five oh five || seungbin
FanfictionChangbin ve Seungmin o olaylardan sonra birbirlerinden ölesiye nefret etmişlerdi. En azından onlar böyle sanıyordu.