Kamp üzerinden bir ay geçmişti, Seungmin'in ise hayatı oldukça iyi geçmişti son bu bir ayda. Mutlu olduğu bir ilişkisi vardı, Changbin ile araları düzgündü eskisi gibi yakın olmuşlardı tekrar ve hayatı oldukça rutin ve sıradan ilerliyordu.
Aynısı Changbin için söylenemezdi ama malesef ki, annesinin durumu bir ay içerisinde iyice kötüleşmişti, doktorlar hastalığım ilerleyişini durduramıyor sadece ilerleyiişini yavaşlatmaya çalışıyorlardı. Ee tabii artık Seungmin ile arkadaş oldukları için sürekli Minho ve ikisi yanyana görmesi gibi bazı sorunları vardı. Ama yine de eskiye oranla hayatı daha iyi sayılırdı. Seungmin her an yanındaydı ve ona destek oluyordu. Bu onun için yeter de artardı bile.
Seungmin kucağındaki küçük bebekle birlikte çalan kapıya doğru ilerledi. Durmadan ağlayan bebeğe dönüp "Lütfen ağlama artık, başım ağrıdı lütfen ağlama ya." demiş ve derin bir nefes alıp çalan kapıyı açmıştı.
Seungmin'in teyzesi hastalandığı için hastaneye yatmış ve bu süreçte de küçük bebeğini bakması için ablasına yollamak zorunda kalmıştı. Eh bu sabah annesinin teyzesine bakmak için hastaneye gitmesi gerekince bebeğe bakma işi Seungmin'e kalmıştı.
Açılan kapıyla karşısında ona gülümseyerek bakan bir adet Changbin bulmuştu genç, o da aynı şekilde gülümserken Changbin duyduğu bebek ağlamalarıyla yüzünü buruşturmuştu.
"Meşgulsun sanırım, sonra geleyim ben en iyisi."
Seungmin kaşlarını çatarak karşısındaki çocuğa baktı ve elinden tutarak onu içeri çekiştirdi.
"Buraya gel ve bana yardım et."
Changbin derin bir nefes alarak içeri girmişti. Kaçma denemesinin başarısız olacağını biliyordu zaten ama yine de denemişti işte denemekten ne zarar gelirdi değil mi?
Seungmin mutfaktan gelen seslerle koşarak mutfağa girmişti. Bebeğe yaptığı mamanın taştığını görmesiyle derin bir nefes almıştı. Ağlayacaktı şimdi oturup şu köşeye. Ocağı kapattı dolu gözlerle. Bugün tüm gün boyunca her şey ters gitmişti.
Bir de üstüne bebeğin tekrar ağlamaya başlamasıyla Seungmin dayanamamış ve yere çöküp ağlamaya başlamıştı. Üzüntüden değildi bu döktüğü göz yaşları, sinirden ağlıyordu şu an.
Changbin mutfağa girince yere oturmuş ağlayan çocuğu görmüştü. Dizlerinin üzerine çökmüş ve oğlanın önünde durmuştu. Elleriyle yüzünü avuçladı ve ona bakmasını sağladı.
"Niye ağlıyorsun?"
Changbin çocuğun bir bir göz yaşlarını silerken Seungmin göz altlarında dolaşan ellerden dolayı kalp ritminde bir değişiklik olduğunu hissetmişti. Ama hissetmemeliydi. Bu yanlıştı, iyi bir ilişkisi vardı bu konumda Changbin'den etkilenemezdi.
"Sinirim bozuldu bu afacan sürekli ağlıyor, az önce maması taştı ve mutfağı berbat etti..."
Seungmin'in üstüne kusan ufak bebekle birlikte sözü yarı da kalmıştı çocuğun.
"Bir de üstüne üstüme kustu şimdi. Her şey berbat ilerliyor."
Seungmin'in gözleri tekrar dolarken Changbin hemen müdahale etmiş ve küçük çocuğu kucağından almıştı.
"Şimdi sen gidiyor ve üzerini temizliyorsun, sonra birlikte bu minik için mama yapıyoruz. Hatta sonra da yiyecek bir şeyler hazırlayacağız, eminim ki yemek yememişsindir."
"Evet yemedim."
Changbin kucağındaki bebekle birlikte ayağa kalktı. Burnuna dolan bebekten gelen kokuyla birlikte bebeğin altını pislediğini anlamıştı. Demek ki ufaklığın ağlama sebebi bu diye düşündü. Ama Seungmine çaktırmadı, şimdi bir de çocuğun altının alınmasını gerektiğini söylese bu sefer çocuk gerçekten oturup saatlerce ağlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
five oh five || seungbin
FanfictionChangbin ve Seungmin o olaylardan sonra birbirlerinden ölesiye nefret etmişlerdi. En azından onlar böyle sanıyordu.