Yoongi'nin ters bakışları her fırsatta Jungkook'u bulurken, Jungkook Amber'ın elini dikmesini izliyordu. Canı acıyor muydu bilmiyordu, hissetmiyordu. Oysaki Amber elini uyuşturmamıştı bile. Aria'yı söylemeye ise gerek yoktu...
- Kuduruk it. Nasıl becerdin bunu?
Yoongi'nin dediğiyle Jungkook gözlerini kaçırmış, eline bakmaya devam etmişti. Aria'ya zarar vermemek için yapmıştı. Belki kafasındaki sese karşılık vermezse gider sanmıştı. Dayanabilir sanmıştı. Aria'ya zarar vermek istememişti. Ve sonrasında ise ona zarar vermemek için kapıyı bile kilitlemesini istemişti.
- Oldu işte.
Verdiği kaçamak cevapla Aria dudaklarını birbirine bastırdı. Onun için yaptığını biliyordu. Jungkook bunu dile getirmezdi. Ama Aria getirirdi...
- Bana bir şey yapmamak için yaptı.
Mırıldanmasıyla Yoongi ona bakmış, Jungkook ise duraksamıştı. Bakışlarını yerden eline çevirdiğinde Amber sargı bezini eline sarmıştı. Jungkook ise hızlıca ayağa kalkıp, temizlenen odaya ilerlemeye başladı.
- Jungkook! Buraya gel!
Jungkook, Yoongi'nin sesiyle durmuş derin bir nefes vermişti. Sadece yalnız kalmak istiyordu. Başında yeterince sıkıntı vardı. Ve daha fazla dırdır çekmek istemiyordu. Tabi Min Yoongi'ye karşı çıkmak için hayvan gücü gerekti. Orası ayrı...
- Hyung, yalnız kalmak istiyorum. Sonra.
Bir şey demelerine kalmadan hızlıca odaya çıktı Jungkook. Sırt üstü yatağa uzandığında bomboş kalan odaya baktı. Sadece yatak, komodin ve gardırobu kalmıştı. Koskoca odada üç tane eşya vardı. İstemsizce bir yaş firar etti gözlerinden. O çizim yapmayı bu denli severken, nefret ettiği hastalığı yüzünden ondanda mahrum kalıyordu.
Etrafa göz gezdirip, derin bir nefes verdi. Ayağa kalkıp, kuruyan boğazı için mutfağa inmeye başladı. Mutfakta yemek yapan Aria'yı görmezden gelmeye çalışarak masanın üzerindeki bardağı sürahideki suyla doldurmuştu. Aria irkilerek ona döndüğünde, Jungkook üzerindeki ela gözleri takmamıştı. Ya da öyle gözükmeye çalışıyordu...
- Jungkook? Aç mısın?
Jungkook, nişanlısının neşeli sesini duyduğunda anlık gözlerine bakıp, bardağı masanın üzerine koydu. Kafası dalgın, her manada yorgun ve mutsuzdu Jungkook. Ne istediğini bilmiyordu ama miniğini de daha fazla kırmak istemiyordu.
- Yemek hazır olunca çağırırsın.
Jungkook, hızlı bir şekilde odasına yönelirken, Aria aldığı cevaba karşı sevinçle ellerini çırparak yerinde zıpladı...
~~~
Aria özenle hazırladığı sofraya bakıp, gülümsedi. Ellerini yıkayıp, kuruladıktan sonra koşarak kendi odasına girmiş, üzerindeki yemek kokan pijamalarını çıkarmıştı. Dolabını açıp, siyah gündelik elbisesini giyinmiş, beyaz sporlarını ayaklarına geçirmişti. Saçlarını tepeden sıkıca toplayıp, mutlu bir şekilde Jungkook'un odasına gitti. Kapıya bir iki kez vurup Jungkook'un onayını aldığında içeri girmişti. Yatakta sırt üstü yatmış tavana bakan Jungkook'a karşı gülümsemişti.
- Jungkook, yemek hazır.
Jungkook, ayağa kalktığında karşısında duran sevgilisine baktı. Aria'nın mutluluğu bile ona ayrı bir güzellik veriyordu. En azından Jungkook için öyleydi. Jungkook kendine gelip, gözlerini kaçırmış odadan çıkmak için hamlede bulunmuştu. Ama Aria'nın onu engellemesiyle duraksayıp, ona bakmıştı. Aria ise bir şey demeden hızlıca yanağından öpmüş, koşarak diğerlerini çağırmak için aşağı inmişti. Jeon şaşkınca olduğu yerde dikilirken diğerleri çoktan masaya oturmuştu. Başını iki yana sallayıp, hızla aşağı indiğinde Yoongi ve Amber'ın şaşkınlığı gözlerinden okunuyordu. Jungkook'un uzun süredir onlarla aynı ortamda gerekmedikçe bulunmamasının etkisi olabilirdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bipolar | JJK
FanfictionBen ondan, o benden kurtulmaya çalışıyordu. Ondan kurtulmak zordu. O kadar zordu ki. Çevrendeki kimseyi gözün görmüyordu. Kendine geldiğindeyse, asla hissetmediğin o lanet pişmanlıkla ölmek istiyordun...