~Aria~
Biten cenaze ardından eve gelmiş, sessizce oturuyorduk. Gitmişti. Sonsuza kadar gitmişti. Onu göremesemde kalbinin burada, hemen yanımda attığını biliyordum. Hissetmek ama görememek.
Soyut kavramlardan nefret ediyordum.
- Al. Bodrumun.
Yoongi'nin uzattığı anahtarı kaşlarımı çatıp aldığımda kalbim hızla atmaya başlamıştı. Bodrum? Ne alakaydı?
'Ayrıca bodrumla ilgili düşüncelerini kafandan at. Planlarımın olduğu alanlardan uzak dur.'
Aklıma gelen şeyle hızla ayağa kalkmış, koşarak bodruma inmiştim. Kapıyı açtığım an burnuma dolan kokusuyla gözlerimi kapatmıştım. Açtığım gözlerim gördüklerine inanamayarak defalaraca kırpmama neden olmuştu. Burayı ne zaman bu hale getirmişti...
Açık mor duvarları aydınlatan spot ışıklar, duvarlarda kendi çizdiği belli olan portrelerim, sol köşede duran beyaz masa ve şirket sandalyesi, sağ taraftaki ayaklı tuval, oturağı ve ufak yuvarlak masadaki boyalar, kapının hemen yanındaki köşede duran iki mor tekli koltuklar ve ortalarındaki ufak masa, birlikte yaptığımız yirmi santimlik ufak beşik beyaz yünlü yuvarlak halının üzerinde duruyordu. Çalışma masasının boyunda masayla birleşik olan kitaplıklar, masanın üzerinde en sevdiğimiz fotoğraflarımızım olduğu siyah çerçeveler...
Yavaşça masaya ilerleyip, fotoğraflara baktım. Ne ara bu kadar şeyi yapmıştı? Bu kadar şeyi ne zaman düşünmüştü? Masanın önündeki çıkıntılı duvarda özel yapım olduğu belli olan mor ve beyaz dolaplar vardı. Masanın yarısı uzun çıkıntıdan dolayı gözükmesede böyle çok hoştu...
Çerçeveleri yerlerine bıraktığımda önümdeki mor zarf dikkatimi çekmişti. Üzerinde yazan 'Güzelime~' yazısını gördüğümde hızla almış açmıştım. Uzun mektubuna karşı gözlerim dolsa da derin bir nefes alıp, sandalyeye oturmuştum.
Güzelim;
Güzel sevgilim. Nasıl başlayacağım konusunda bir fikrim yok. O yüzden içimden geçenleri yazacağım her satıra.
Biliyorum, çokta hoş şeyler yaşamadık. Olmadı güzelim. Yapamadım. Sen ruhu bedenini terk etmiş bir adama aşık oldun, ben de ruhu ile hayatıma güzellikleriyle doğan bir kadına aşık oldum.
Sen benim için imkansızken, bana imkanı sağladın. Hayatımda yaşadığım en güzel duyguydu seni sevmek. Ve en güzel duyguydu senden karşılık alabilmek.
Seni o kadar çok seviyorum ki. Yeniden doğabilmek için sana ihtiyacım var. Anka'nın tekrar doğabilmek için küle ihtiyacı olduğu gibi...
İstediğin hayatı sana sunamadım. Belki de istediğin sevgiyi sana veremedim. Ama sen bana fazlaydın Aria. Hayatımdaki en büyük hediye sendin ama ben seni hak edemeyecek kadar aptaldım. Dayanamıyorum Aria. Dayanamıyorum. Sana ve diğerlerine yaptıklarıma dayanamıyorum güzelim. Pişmanlıklar peşimi bırakmıyor. Nasıl başa çıkmam gerektiğini kestiremiyorum artık. Ben ciddi bir çıkmazdayım. Ve alternatif bir yol bulamıyorum. Kurtulamıyorum buradan.
Ben ondan, o benden kurtulmaya çalışıyordu. Ondan kurtulmak zordu. O kadar zordu ki. Çevrendeki kimseyi gözün görmüyordu. Kendine geldiğindeyse, asla hissetmediğin o lanet pişmanlıkla ölmek istiyordun...
Her geçen gün artıyor içimdeki bu şey. Gözümün önüne geliyor yüzü. O olumsuz sesin görüntüsü geliyor gözlerimin önüne. Abim geliyor sonra. Kaldıramıyorum. Yaşadıklarımın bedelini size ödetmek adilce değil. Ben bunu kaldıramıyorum Aria. Ne ben ne de bünyem bunu kaldıramıyor artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bipolar | JJK
FanfictionBen ondan, o benden kurtulmaya çalışıyordu. Ondan kurtulmak zordu. O kadar zordu ki. Çevrendeki kimseyi gözün görmüyordu. Kendine geldiğindeyse, asla hissetmediğin o lanet pişmanlıkla ölmek istiyordun...