Bölüm İki

605 79 77
                                    

-Bölüm 2-

"Louis. Uyanmalısın bebeğim."

O tanıdık ses.

Louis'nin aylardır hasret duyduğu ses. O kadar yakından geliyordu ki, Louis elini uzatsa o sese dokunacak gibiydi.

Gözlerini açmak istemiyordu. Gözlerini açtığı an, orada kimseyi bulamayacağını adı gibi biliyordu.

Ama ya açtığında orada olursa? Louis bu küçücük ihtimali kaybetmeyi göze alamadı. Onun yüzüne değen nefesini hissedebiliyordu.

Gözlerini yavaşça açtığı an karşısında kimseyi bulamamak onu her zamanki gibi hüsrana uğrattı.

Canı yanıyordu. Sırtında hissettiği cam parçaları ruhunun acısına hiç iyi gelmiyordu.

Kendisini mekanizmaya bağlayan gözyaşları tekrar ait oldukları yeri buldular.

Acı

Kimisi için düşmekten veya bir yerlerini incitmekten ibaretti. Bazıları tırnağı kırıldığında bile bu ifadeyi kullanırlardı.

Ne kadar kolaydı acı çekiyorum demek. Ne kadar kolaydı acı çektiğini sanmak.

"Buradayım aşkım. Beni takip et."

Louis, kafasını sesin geldiği yöne çevirdiğinde uzun zaman sonra yüzünde gerçek bir gülümseme oluştu.

Sevgilisi gerçekten de buradaydı. Birkaç metre uzakta, gövdesini ağaçların örtmesine izin vermiş bekliyordu. Vücudunun üst kısmı, yan bir şekilde ağaçtan eğilmişti.

Louis'nin bir saniye kaybedecek vakti yoktu. Canının acısını hiçe saymış aceleyle ayağa kalkmıştı. Orada unuttuğu eşyalarının bir önemi yoktu. Eğer Harry'e kavuşacaksa, evinin, arabasının anahtarı ve arabası bu uçurum kenarında kalabilirdi. O çok sevdiği mavi haplarının da yere saçılmış olmasını umursamadı. Dün bunlardan almış mıydı?

Ayakkabılarını bulmak ile vakit kaybedemezdi. Çalıların ve sivri taşların ayaklarını çizmesini o sırada fark etmiyordu bile. Hipnoz olmuş bir şekilde sevgilisinin yanına adımladı.

Sevgilisinin saklandığı ağaca büyük bir mutluluk ile dokundu. Ağacın arkasından onun nefes alışlarını duyuyordu.

Ancak ağacın diğer tarafına dolaştığı zaman , etrafındaki tüm hava özel bir güç tarafından çekilmiş gibiydi. Etraf bulanıklaştı. Gözleri karardı. Ellerini ağacın geniş gövdesine dayadı. Ne sanıyordu ki? Burada kimse onu bulamazdı. Burada kendisinden bile kaçabilirdi.

"Buradayım aşkım. Yanıma gel."

Boynunun kırılacağını umursamadan tekrar sevgilisinin sesinin geldiği yöne baktı. Ah tamam, işte sevgilisi oradaydı.

Adımlarını ormanın içine doğru yönlendirdi. Eğer kocası kaçmak istiyorsa, eğer onunla oyun oynamak istiyorsa buna karşı çıkmayacaktı.

Diğer ağaca geçti. Etraftaki kuş seslerini dinledi. Ancak daha ağacın arkasına bakma fırsatı bulamadan tekrar bir ses duydu.

Harry bu sefer ona seslenmiyordu. Louis sadece onun kıkırtısını duydu. Başını hızla sesin geldiği yöne çevirdi. Gördüğü şey, ona gamzelerini bahşederek tüm güzelliğini ortaya koyan sevgilisiydi. Louis, yüzünde olan haraketliliğe anlam veremedi. Parmak uçlarını yavaşça yanaklarına ve dudaklarına değdirdi.

Bu oluyordu. Harry gittiğinden beri Louis ilk kez güldüğünü hissetti. Ama gülüşünü bozmamak adına ellerini hemen oradan çekti.

Harry ondan kaçmaya yeminli gibiydi. Sadece Louis için işleri zorlaştırıyordu. Ama Louis buna itiraz etmezdi. Sonunda onu bu kadar net görüyorken olmazdı.

Sign Of The Times // Larry Stylinson Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin