"Her şey hazır mı?"
Harry, hastane odasına girmeden önce her şeyin hazır olduğundan emin olarak telefonu kapattı. Bir şeyleri düzeltmek için oldukça fazla uğraş veriyordu.
Madem kocası evinde hissetmek istiyordu, Harry onu evinde hissettirecekti.
Suratında gizleyemediği gülümsemeyle birlikte artık fazla tanıdık olan hastane odasına girdi. Sabah tekrar hastaneye gelmiş, çıkış işlemlerini halletmişti. Şimdi geriye kalan tek şey, Louis'yi evlerine geri götürmekti.
"Lou. İnat etme ve bana biraz yardımcı ol."
Harry, Zayn'in bıkmış sesini duyduğunda kıkırdamadan edemedi. Kocası her zaman inatçı birisi olmuştu.
Eh, Louis zaten kimseye 'ben inatçı değilim' dememişti sonuçta.
"Ben hallederim Z. Liam seni bekliyordu."
Zayn, kafasını sallayarak oturduğu yerden kalktı. Elindeki çorapları hastane yatağına bırakarak odadan çıktığında, odada sadece Louis ve Harry kalmıştı.
"Hayatım. Neden çoraplarını giymek istemiyorsun?" Harry kocasına adımlarken mırıldandı. Louis ise sadece omuz silkti.
Louis, yatakta masum bir çocuk gibi oturmuştu. Ellerini kucağında birleştirmiş, ayaklarını yataktan sallandırıyordu. Harry bu görüntünün ne kadar güzel olduğunu düşündü. Louis'nin önünde dizlerinin üstüne çökerek, Zayn'in bıraktığı çorapları yataktan aldı.
"Hasta olmanı istemiyorum, aşkım. Bu yüzden çoraplarını giymelisin."
Harry, cevap alamayacağını biliyordu. Louis hastaneye geldiğinden beri, Harry ile çok acil olmadıkça konuşmuyordu. Ama Harry pes etmiyor, cevap alamasa bile sürekli onunla konuşuyordu.
Çorabı, kocasına giydirebilmek için onun ayağına uzandı. Ancak Louis, ayaklarına çorap değdiği anda geri çekti. Ağzından acısının duyulmasını sağlayacak bir inleme kaçmaması için kendisini oldukça sıkıyordu.
Harry ise derin bir nefes alarak çorabı tekrar giydirmeyi denedi. Ancak sonuç değişmedi.
"Acıyor."
Harry, kesinlikle Louis'nin konuşmasını beklemiyordu. Çünkü Louis, bir gece su almaya giderken düştüğünde bile kendisine seslenmemişti.
Harry o an kaşlarını çatarak yavaşça kocasının ayağını kavrayarak onu kaldırdı. Bu güne kadar bu yaraları fark etmediği için kendisine kızdı. Hastane çalışanlarını ayrı olarak azarlayacaktı, çünkü özel bir hastanede Louis gibi bir hastanın görmesi gereken muamele bu olmamalıydı. Onu pamuklara sarmaları gerekiyordu.
"Tamam, aşkım. İstersen bir tekerli sandalye isteyebiliriz. Ya da seni kucağımda ben arabaya kadar taşıyabilirim."
Louis, Harry ona ısrar etmediği için minnettardı. Ama tekerlekli sandalyeyi istemiyordu. Harry'ye de beni kucağına al falan diyemezdi. Bu yüzden bakışlarını kucağında birleştirdiği ellerine dikerek fısıldadı. Sanki yüksek sesle konuşursa Harry tekrar kaybolacakmış gibi hissediyordu.
"Tekerlekli sandalye istemiyorum."
Harry kocaman gülümsemesiyle hızlıca kafasını salladı. Oturduğu yerden kalkarak Louis'nin kollarını narince tutarak boynuna dolamasını sağladı. Eh, kocası gerçekten de inatçıydı bu yüzden Harry bunu yapmasa, asla kollarını onun boynuna dolamazdı. Louis'nin boynuna sıkıca tutunduğuna emin olduktan sonra, ellerini Louis'nin kalçalarına koyarak onu kolayca kucağına aldı. Bacaklarını da destekleyerek Louis'nin kendisine bir koala gibi yapışmasını sağladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/268205140-288-k941489.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sign Of The Times // Larry Stylinson
Fanfic"Ağlamayı kes, bunlar zamanın izleri." Ya da Harry bipolar kocasını terk eder. !mpreg Bu hikaye tamamen @narcilynt91 e ithaf edilmiştir.