Bölüm On Üç

393 51 127
                                    

Kaostan beslenen ruhum rahat duramadı. Bu bölümde Zayn için erimek tamamen serbest. Bir sonraki bölüm büyük ihtimalle oldukça uzun olacak.

Ayrıca bir sonraki bölümde Louis'nin başına gelenleri tam anlamıyla öğreneceğiz. İyi okumalar.

Sabah odaya vuran güneş ışıkları, Louis'nin uyanması için yeterli bir sebepti. Dün gece Harry ile birlikte yaptıkları duygusal ve gözyaşlarının olduğu seksten sonra, gecenin uzunluğundan faydalanarak iki kez daha birbirleriyle özlem gidermişlerdi. Harry'nin oldukça ısrarlarından ötürü korunma gereği duymamışlar, yaptıkları üç sekste Louis Harry'nin içine boşalmıştı. Daha sonrasında zorla da olsa duş almışlar, yatakta birbirlerine sarılarak uykunun kollarına teslim olmuşlardı.

Elleriyle gözlerini ovaladıktan sonra, ellerini gözlerinden çekerek parmağındaki alyansa bakma ihtiyacı hissetti. Duştan sonra yatakta uzanırlarken Harry, yüzüğü tekrar Louis'nin parmağına takarak artık hiç çıkmayacağı konusunda onun kulağına yüzlerce şey fısıldamıştı. Yüzünden silemediği gülümsemesiyle kocasına sarılmak için arkasını döndüğü sırada onu karşılayan tek şey boş bir yataktı.

Tamam. Panik yapacak bir şey yok Louis. Duşta olabilir. Aşağıda veyahut evin herhangi bir yerinde olabilir.

Louis içinden kendisini sakinleştirmek istercesine bunları tekrarladı. Ellerinin titremesini şu anlık bir rafa kaldırarak yataktan dışarı adımladı. Odalarındaki banyoya göz gezdirdiğinde, Harry'nin orada olmadığını görerek üst kattaki diğer odaları dolaştı. Vücudundaki panik hissiyatı çoğalırken koşar adımlarla alt kata inerek alt kattaki tüm odaları da dolaştı ancak Harry orada da yoktu.

Tüm odalara girip çıkarken, her an ağlayacağını belli eden sesiyle birlikte onun adını bağırıyordu, ancak kendisine dönüş yapan tek ses, odada dolaşarak kendi kulağına dolan kendi sesiydi.

Panik atağın çok yakın olduğunu biliyordu. Tek isteği, Harry'nin kendisini panik ataktan önce bulmasıydı.

Mutfağa adımlayarak orayı da kontrol etti. Bahçeyi ve garajı da aynı şekilde. Harry yoktu. Gitmişti. Louis'yi terk etmişti.

Tüm evi  'belki Harry bir not bırakmıştır' düşüncesiyle tekrar dolaştı ve bir notun bırakılmaması gereken her yere dahi baktı. Küvetleri, buzdolabını hatta bahçede duran saksıların içini bile kontrol etti. Harry'nin bir işi olsaydı ona bir not bırakırdı, değil mi?

Terk edilme hissi Louis'nin tüm bedenini kaplıyordu. Kendisini tüm dünyanın önünde çıplak gibi hissediyordu.

Nefes alamadığını hissettiği an, ayaklarının çıplak olmasını umursamadan evden koşar adımlarla çıktı. Nereye gideceğini bilmiyordu. Harry'ye ihtiyacı vardı ve kesinlikle Harry etrafta yoktu.

"Yalvarırım gel."

Kendi kendine söylenerek adımlarını hızlandırdı. Yola çıkana kadar Harry'ye gelmesi için yalvarmak dışında bir şey yapmadı. Geçirdiği panik atağın vücuduna verdiği titreme yüzünden adımlarını düzgün atamıyordu. Bu, birkaç kez sendeleyip yere kapaklanmasına sebep olsa bile tekrar ayağa kalktı. Kocasını bulması gerekiyordu. Bir kez daha terk edilmenin ağır yükünü kaldıramazdı.

Yolda onu gören birkaç araba ona acımasızca korna çalmış, birkaçı yoldan çekilmesi ile ilgili ağır ithamlarda bulunmuştu.

Etraf kalabalıklaşmaya başladığında onu tanıyan birkaç insan, onun bu acınası halini videoya almışlar, Louis'nin delirdiğini ve sefil halini dünya gündemine sokmayı başarmışlardı.

Louis artık nefeslerinin kesikleştiğini ve etrafın kararmaya başladığını biliyordu. Neyse ki tam düşmek üzereyken onu kavrayan kollar sayesinde yara almaktan kurtuldu.

Sign Of The Times // Larry Stylinson Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin