Bölüm Yirmi Beş

303 36 113
                                    

Alışveriş sahnesini hiç yazmak istemiyordum bu yüzden çok gelişigüzel oldu. Neyse ki kitap bittiğinde düzenlemeye almayı düşünüyorum. 

Sizi seviyorum.

Harry uykusundan huzurlu bir şekilde uyanarak beline sarılı olan kollara doğru döndü. Yüzünde küçük bir gülümsemeyle Louis'ye biraz daha sokularak kocasının dudaklarına küçük öpücükler bırakmaya başladı. Derin bir iç çekerek kocasının gittikçe küçülen yüzünde parmak uçlarını gezdirdi.

Bir hafta önce Gemma onu sertçe uyararak bazı şeylerin farkına varmasını sağlamıştı.

Flashback

"Ne yaptığını sanıyorsun sen? Bu adama böyle davranmaya devam mı edeceksin? Ne kadar üzüldüğünü görmüyor musun, Harry. İki haftadır Louis'ye köpek gibi davranıyorsun ama artık yeter." Gemma'nın azarlayan tonuyla birlikte Harry ona şaşkınlık içinde baktı.

"Louis'ye kötü falan davranmıyorum ben." Kendini savunmaya geçerek ablasının sözlerini yalanlamaya çalışsa bile, iki haftadır Louis'ye karşı olan davranışlarını gözden geçirmeye başlamıştı bile.

"Harry, bu kadar aptal olma. İki haftadır sürekli geliyoruz ve Louis'yi ne zaman görsem hep çok yorgun ve ağlamış oluyor. Seni ablan olarak uyarıyorum, Louis senin kuklan değil kocan. Eğer ona böyle davranmaya devam edeceksen, Louis'yi benimle birlikte eve götüreceğim ve sana bakması için annemi göndereceğim, tamam mı?" Harry'nin kalbi Louis'nin yokluğu düşüncesiyle deli gibi çarpmaya başlarken oturduğu yerden aceleyle kalkarak Louis'yi kovduğu misafir odasına yöneldi.

Kapıyı çalma gereği duymadan içeri daldığında kesinlikle böyle bir manzara görmeyi beklemiyordu. Kalbi ağzında atarken titreyen bedenini Louis'nin yanına taşımayı zor bir şekilde başardı. Islanmak o an için umrunda olan son şey olurken Louis'nin yanına çöktü.

"Bana bak. Buradayım, geldim. Özür dilerim, çok özür dilerim." Louis'nin başını mermerden kaldırarak kendi göğsüne yasladı.

Yaşadığı manzara şok ediciydi. Louis banyonun zemininde öylece savunmasız bir şekilde oturuyordu. Başı banyonun mermer duvarına yaslanmış, ağlamaktan gözleri kırmızı bir şekilde parlıyordu. Ama en kötüsü Louis'nin parmaklarının ucunda duran ve Louis'nin diğer bileğine yakın olan jiletti.

"Buradayım. Çok özür dilerim." Harry ağlayarak Louis'nin saçlarına öpücükler kondurdu. Dikkatli bir şekilde Louis'nin elindeki jileti alarak ikisinin de uzanamayacağı bir yere yerleştirdi. Üzerlerine akan suyu da kapatarak olabilecek herhangi bir boğulma tehlikesini yok etmeye çalıştı. Louis'nin bedenini kolları arasında sıkı sıkıya tutarak kaçmasını engellemeye çalışırcasına tuttu.

Louis'nin kendini öldürmeye çalışacak olması, üstelik bunu kendisi yüzünden yapacak olması göğsünün ortasına bir ağırlık bırakırken, Louis'yi biraz daha sıkı tuttu.

"H-Harry?" Louis'nin titrek sesini duyduğunda saçlarının arasına bir kez daha öpücük bırakarak Louis'nin çenesinden tutup kendisine bakmasını sağladı.

"Buradayım, benim. Geçti söz veriyorum geçti." Louis'nin bedeni Harry'nin koruyuculuğuna karşı kendisini tamamen bıraktı. Başını Harry'nin boynuna gömerek bu sefer çığlıklarını gizleme gereği duymadan ağlamaya başladı.

"Y-yapacaktım. Sen gelmeseydin ken-kendimi öldürecektim. B-ben çok çok kötü bir insanım." Harry gördüklerinin ve duyduklarının ağırlığı ve şokuyla Louis'yi biraz daha sararken, elinden teselli sözcüklerinden başka bir şey gelmemesi onu kahrediyordu.

Sign Of The Times // Larry Stylinson Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin