you're so fresh to death and sick as cancer

7.6K 1K 697
                                    

Bölüm 5: "O diğerlerinden çok ama çok farklıydı..."

"Ve işte bitti!" dedi Felix ve gülümserken arkasına yaslanıp derin bir nefes verdi. Felix dışındaki yedimiz de onun yazdığı kağıttan gözlerimizi çekmiş ve geri arkamıza yaslanmıştık.

İşte tam da önümde duruyordu. Kitaplardan ve filmlerden aşina olduğum o liste: bu yaz yapılacaklar listesi! Aslında daha çok "Ölmeden önce yapılacaklar" olarak duymuştum ama sonuçta yazdaydık ve tahminen sonbahar geldiğinde ve eve döndüğümüzde buradan kimseyle görüşmüyor olacaktım...

"Burada deli gibi sarhoş olmak yazıyor..." dediğimde Felix göz devirdi. "Biraz işin eğlenceli tarafından bakmaya ne dersin Bay Han Sıkıcı Jisung." demesiyle beraber ben de göz devirmiştim.

Son birkaç gündür kitap okumaya vaktim olmuyordu. Bu benim için oldukça ilginçti. Benim gibi asosyal ve kitaplara bağlı yaşayan biri için bu daha da ilginçti.

Arkadaşım vardı.

Benim arkadaşlarım vardı.

Ama bu yaz rüyası bittikten, eve geri döndükten sonra ne olacaktı?

Tahminde bulunayım, yine eski odasından çıkmayan, asosyal Jisung olacaktım. Arkadaşı olmayan, hayatı sadece kitaplar ve ailesinden ibaret olan, görünmez Jisung...

"Evet, bu listeyi telefon kabının arkasına koy. Böylece her zaman elinin altında olur. Bugün birini gerçekleştireceğiz bile!" demişti Felix elindeki kağıdı katlayıp bana uzattığında.

"Neyi diye sormaya çok korkuyorum.." dedim merakla Felix'e bakarken. "Muhtemelen en korktuğun, sarhoş olmalı olan. Çünkü Felix, Chris'ten akşam için evindeki kutu oyununu getirmesini istemiş." diyerek açıklamaya çalışmıştı Changbin.

Kaşlarım merakla havalandı. "Kutu oyunundan nasıl sarhoş olacağım ki?"

"Bu bildiğin kutu oyunlarından değil, geçen yaz Felix ve Jeongin hazırlamıştı. Daha çok 'şunu yap, yapamazsan bir shot at' tarzında bir oyun." demişti Minho bana bakarak. "Oynamak zorunda değilsin, Felix'e bakma sen. O biraz deli dolu birisi. Rahatsız olacaksan, kimse seni zorlamaz. Rahat ol." diye devam ettiğinde kafamı iki yana salladım. "Oynarız akşam."

Felix haklıydı. Bu yazımı, en iyi şekilde geçirecektim. Geriye baktığımda "Keşke şunu da yapsaymışım" demek istemiyordum.

"Oynarız." diyerek tekrar ekledim ve sırıttım.

.

Akşam olmuş, sitenin biraz arka tarafında, ormanlık tarafın iç kısmına doğru kalan diğer bir kamelyada toplanmıştık. Diğer çardakta oturursak çok ses çıkardığımız için kızabileceklerini söylemişti Seungmin.

Kamelyanın etrafına sarılmış ışıkları açmıştı Hyunjin, biz de yere oturmuş, daire kurmuştuk.

"Evet, başlıyoruz. Hyunjin gel otur yanıma hemen." dedi Jeongin ve boş bıraktığı yanını pat patladı. "Geldim, siz oyunu Jisung'a anlatın!" diyerek diğer taraftaki ışığı da açarak içerinin iyice aydınlanmasını sağlamıştı Hyunjin.

Beyaz, çok büyük sayılamayacak bir kamelyaydı. Etrafımızda bir sürü ağaçlar vardı ama kamelya oldukça temizdi. Sürekli temizlendiği belliydi.

Işıkları ise sadece birileri geldiğinde, kamelyanın içindeki küçük masanın altında kalan dolaptan alıp prize takıyormuş. Ki yağmur yağdığında ıslanıp bozulmasın.

Felix, kutuyu açıp bana göstererek anlatmaya başlamıştı. "Bak şimdi burada Monopoly gibi yere koyduğumuz bir oyun tahtası var. Bunun üzerinde yer isimleri değil, görevler yazıyor. Herkesin bir piyonu olacak ve zar atacağız. Zarların toplamı kadar oyun tahtasında kendi piyonunu oynatacaksın. Ve gelen görevi yapacaksın. Mesela burada.." dedi ve görevlerden birini rastgele olarak okumaya başladı.

blue jeans 'minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin