Bölüm 7: "Gecemi aydınlatan şey, yıldızlar değildi."
"Sadece ikimiz olalım istedim." diye mırıldandım kendi kendime, Minho'nun bayağı bir saat önce bana yazdığı satırları. Dudaklarımı birbirine bastırıp sağ elimi kalbimin üzerine koydum. "Cidden çok hızlı atıyor.."
Gözlerim tavanda gezinmeye devam ettiği sırada yutkundum. "Hangi ikiniz?" diyen sesi duyduğumda yattığım yerden hafifçe sıçramıştım. "Ödüm koptu gerizekalı." dedim ve doğrularak kapımın eşiğinde duran Yuna'ya baktım. "Senin konuştuğun biri mi var oppa?" dedi Yuna meraklı bir şekilde ve odama girip yatağıma atladı.
Göz devirdim ve bıkkınlıkla nefesimi verdim. "Hayır arkadaşım." dediğimde kaşları şaşkınlıkla havalanmıştı. "Arkadaşın demek... Nasıl bir arkadaşlıkmış o 'sadece ikinizin' olduğu?" dedi imalı bir şekilde. Yatağımda oturur hale geldi ve bacaklarını kıvırarak bağdaş kurmuş bir şekilde oturmaya başladı.
"Böyle bir arkadaşlık bu. Ayrıca beni sadece ikimiz varken tanımak istiyor olamaz mı? Yanlış yorumluyorsun her şeyi." dememle beraber "Sen fazla salaksın, benim gözüm açık sadece!" demişti ve ben de arkamdaki yastığı alıp onun kafasına atmıştım.
"Ne yapıyorsun salak! Saçımı daha yeni düzleştirmiştim!" diye bağırdı ve yastığı alıp kucağıma fırlattı. Dudaklarını büzerek aynalı dolabım üzerindeki aynadan saçına baktı ve seyrek olan kahküllerini hafifçe düzeltti.
Bana dönüp "Ayrıca saçın da hiç yakışmamış!" deyip dil çıkarmıştı.
Kucağımdaki yastığı düzeltip kollarımı yastığın üzerine koydum. "Bir kere Minho saçımın bana çok yakıştığını söyledi!" dediğimde Yuna tam odamdan çıkacakken kapının önünde durup bana dönmüştü. "Minho mu? O kim ki?" dedi merakla ve tekrardan yatağımın dibinde bitti.
"Bir arkadaşım." diyerek kısaca cevapladığımda gözlerini kısmış ve bana bakmıştı. "Yoksa şu 'sadece ikinizin' olduğu bir yerde seni tanımak isteyen kişi mi Minho?" dediğinde iç geçirmiştim. "Sana ne? Git Ryujin'le evcilik oyna sen."
Sinirlenmiş ve tekrar dil çıkarmıştı. "Salak biz evcilik falan oynamıyoruz! On beş yaşındayım ben." demesiyle beraber ben de ona dil çıkarmıştım. Annem görse bu anlarımızı kesin, "Çocukla çocuk olma Jisung." derdi. Ama Yuna'yla uğraşmak o kadar eğlenceliydi ki...
"Yemeğe bekliyor anneniz, haydi bakalım aşağıya herkes!" dedi babam aşağıdan bağırarak. Ben de ona karşılık olarak, "Geliyoruz baba!" diye bağırmış ve kucağımdaki yastığı Yuna'nın kucağına fırlatıp telefonumu hemen cebime koymuş, koşa koşa aşağıya inmeye başlamıştım.
Yuna'da ona tekrar yastık fırlattığım için "Ya! Han Jisung!" diyerek bağırmış ve benim peşimden aşağıya koşmaya başlamıştı.
.
"Jisung oğlum ne var bu kadar hızlı yiyecek? Boğazında kalacak yavaş ye biraz." dedi annem bana bakarken. Ben ise hızlıca kaşığı ağzına kadar pirinçke doldurup hepsini ağzıma tıkıyordum. "Anne arkadaşıma buluşacağım birazdan." demeye çalıştım ağzım doluyken.
Ben hızlıca yemek yemeye devam ederken telefonumun titremesiyle beraber ekranını açıp saate bakmıştım. "Saat ne ara dokuz oldu oha?" dedim ağzımdakileri yutup. Ardından ise geçen mesaja bakmıştım.
minho: görüldü yedim ama yine de yazıyorum, sahilde buluşuyor muyuz?
"Görüldü atmışım heyecandan..." diye mırıldandım ve iç geçirip elimde kafama vurdum. Nasıl bu kadar aptal olabilirdim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blue jeans 'minsung ✓
Fanfictionjisung, içine kapanık ve asosyal bir çocukken yazın gittiği yazlıkta asla unutamayacağı bir yaz geçirir ve bir sürü yeni arkadaşın yanında ilk defa aşk duygusunu tadar.