Bölüm 11: "Ben onun sayesinde özel biriydim."
Öğlene doğru uyanıp günlük kardeşimle uğraşma kotamı doldurmuştum. Çocukların attığı mesajlara göre akşam sahilde, bilmediğim bir rock grubunun ufak bir konseri olacakmış. Anladığım kadarıyla yeni çıkan bir grup olduğu için isteyen gelebiliyordu biletsiz bir şekilde.
Mutfakta su içiyordum ve telefonuma bakıyordum ki yukarıdan bildirim gelmesiyle beraber kaşlarım şaşkınlıkla havalanmıştı.
minho: beraber dondurma yemeye gidelim mi?
Gülümsemem bütün yüzüme yayıldığında mesajla birkaç saniye bakışmıştım.
jisung: şimdi mi?
"Aferin Jisung, o sana dondurma yiyelim diyor sen şimdi mi diyorsun! Salak Jisung salak!" diye kendi kendime söyledim gönderdiğim saçma mesajın ardından. Akşamüstü çoktan olmuştu bile, zaten akşam bizimkilerle buluşacaktık sahilde.
minho: kkkkk evet, 5 dakikaya sizin evin önünde olurum
Mesajı okumamla beraber ağzımdaki suyu püskürtmüştüm. Tabii telefonuma değil, yere doğru. "Oppa ölme oppa!" diye bağıran Yuna hemen yanıma gelip sırtıma sertçe vurmaya başlamıştı. Ben öksürürken bir yandan Yuna'yı başımdan savmaya çalışıyordum.
"Lan git başımdan ölmüyorum!" diye bağırdım en son. Sadece 5 dakika gibi kısa bir zamanda nasıl hazırlanabileceğime şaşırmıştım o kadar.
"Aman sana iyilik de yaramıyor." dedi ve göz devirdi. O sırada 4 dakikamın kaldığını görüp koşarak merdivenlerden odama çıktım.
Odama girip kapıyı arkamdan kapatmamla beraber altıma açık mavi kotumu giymiş, üstüme ise beyaz düz bir tişört giyip saçlarımı düzeltmeye koyulmuştum. Saçlarımın mavi olan boyası akmıştı ama hala mavi sayılırdı.
Kirazlı dudak nemlendiricimi de sürdükten sonra telefonumu cebime sıkıştırmıştım. Masamın üzerinde duran, ne zamandır kapağını bile açmama vaktim kalmadığı kitabım gözüme takıldığında gülümsemiştim ve odamdan çıkmıştım.
Beyaz bilekli converse ayakkabılarımı ayağıma giyip bağcıklarını bağlamış, sonrasında ise sessizce evden çıkmıştım. Eğer sessiz davranmasaydım Yuna koşarak dibimde bitebilirdi!
Bahçe kapısını aralamamla beraber Minho'yla göz göze gelmiştik. Yaslandığı direkten ayrıldı ve yanıma yürümeye başladığı sırada bahçeden çıkıp arkamdan kapıyı kapatmıştım.
Ortada buluşturuğumuzda elimi hafifçe yukarı kaldırıp "Selam." dedim. Artık onun yanında kendimi çok rahat hissediyordum. Onun yanındayken "şunu yapsam mı" diye düşünmeme gerek yoktu, direkt yapabilirdim.
"Selam." dediğinde beraber yan yana sitenin içinde yürümeye başlamıştık.
"Sahilin orada bildiğim çok güzel bir dondurmacı var, hem akşamüstü oldu direkt akşam sahile geçeriz." dediğinde kafamla onu onaylamış ve gülümsemiştim. "Olur." diyerek sesli bir şekilde de onayladığımda o da gülümsemişti.
Beraber sahile yürümüş ve külahta dondurma alıp yerken, sahilin üstünde kalan çarşıda dolaşmaya başlamıştık.
Sağ tarafımızda kenarıda komik bir sürü taç satan bir yer olduğunu görmemle oraya ilerlemeye başlamıştım. "Bak şimdi." dedim Minho'ya ve orada duran taçlardan birini alıp kafama taktım.
Kafama taktığım tacın üstünde bir melek halkası gibi bir şey vardı. "Nasılım?" dedim ve arkamda durup beni izleyen Minho'ya döndüm. "Mükemmel." dedi gülerken ve eliyle bana "on numara" işareti yaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blue jeans 'minsung ✓
Fanfictionjisung, içine kapanık ve asosyal bir çocukken yazın gittiği yazlıkta asla unutamayacağı bir yaz geçirir ve bir sürü yeni arkadaşın yanında ilk defa aşk duygusunu tadar.