Bölüm 8: "Sizin aranızda ne var?"
Hayatımda hiç hissetmediğim kadar mutlu hissediyordum. Bunun daha ötesi olamaz gibiydi. İlk defa ailem dışında birileri tarafından sevildiğimi hissediyordum ve sanki hayatımın zirvesindeydim.
Minho'yla dün geceden sonra bir daha konuşmamıştık. Gerçi daha öğlen olduğu için bu oldukça normal karşılanabilirdi.
Bugün piknik yapmaya karar vermiştik. Ama sitenin yukarısında bulunan bir parkta.
Derin bir nefes verip dün sürdüğüm kirazlı parlatıcıdan sürdüm dudaklarıma ve mavi saçlarımı düzelttim. Hala yeni saçlarıma alışamamıştım ve bana yakışıp yakışmadığı konusunda emin değildim.
Ama herkes ve Minho yakıştığını söylediği için memnundum saçlarımdan.
Piknik sepetine konulacak yiyeceklerin çoğundan sorumlu olanlar Hyunjin ve Jeongin'di. Oturacağımız kilimleri getirecek olanlar Seungmin ve Changbin'di. Felix kurabiye yapacaktı, Minho bize elleriyle sandviç yapacaktı ve Chris ise meyve getirecekti. Evet, onlar dışındaki yiyeceklerden Hyunjin ve Jeongin'in sorumlu olması, daha fazla yiyecek anlamına geliyordu!
Bana ise bir görev verilmemişti. Sadece güzelce tadını çıkartmamı ve eğlenmemi söylemişti Seungmin. Ama ben hiçbir şey yapmadan duramazdım.
Bu yüzden kek yapmaya karar vermiştim. Ama kısır gününe gidiyor gibi olabileceğinden korkup bir şey yapmasam mı diye tereddüt etmemiş değildim.
Keki giyinmeden önce yapmıştım ve dilimleyip bir kaba koymuş, mutfakta bırakmıştım. Çıkarken alırdım sonuçta.
Havanın sıcak olduğunu bildiğim için altıma siyah bir kot pantolon giyip üzerime gri bir tişört giymiştim. Aynı zamanda hava sıcak olduğu için üzerime bir ceket de almamıştım. Sonuçta bu sıcakta kim ceket giyerdi ki?
Şarkı mırıldandığım sırada merdivenlerden mutfağa indim.
Tam da o sırada Yuna, benim kekimi dilimleyip koyduğum kabı açıyordu. "Ya! Yuna! Ellerini hemen havaya kaldır!" diye bağırdığımda beni görmediği için korkmuş ve hafifçe olduğu yerden sıçrayıp bir elini kalbine koymuştu.
"Ödümü kopardın gerizekalı.." dedi nefes nefeseyken. Az kalsın benim arkadaşlarım için uzun zahmetlerle, internetten baktığım tarifle pişirdiğim kekimi yiyecekti! "O kek senin için değil." dedim ve yanına ilerleyip kabı önünden aldım.
Yuna'nın dudakları arasından "Ooooooo." diye bir nida yükseldiğinde göz devirdim. "Yoksa Minho'ya mı yaptın bu keki?" dedi imalı bir şekilde.
Gerçekten bütün hata bendeydi. Sesli düşünmeyi acilen bırakmam gerekiyordu. Şimdi Yuna sürekli bunu bana hatırlatacak ve benimle imalı imalı konuşacaktı. Çünkü kendisi çok yanlış anlamıştı benim dediğim şeyleri. Kim bilir aklından Minho'yla ilgili neler geçiyordu..
"Hayır canım, arkadaşlarıma yaptım." dedim ve keklerimle beraber kapıya ilerledim. Ayakkabılarımı giyebilmek için kek kabını yanıma yere bıraktığım sırada Yuna yanıma gelmişti.
"Bari bir dilim yeseydim." dediğinde iç geçirdim. "Tamam al bir dilim o zaman." dedim ve gözlerimle yanımdaki kabı işaret ettim.
Anında gülümseyip bana doğru eğilmişti. "Canım abim ya." dedi ve yanağıma bir öpücük kondurup kabı açtı. İçinden bir dilim aldığında ayakkabı bağlama işim bittiği için kabın kapağını kapattım ve kabı tekrar elime aldım.
"Lan ne koydun bunun içine. Bırak götürme bunu. Yeni arkadaşlarını öldürme." dediğinde göz devirdim, bilerek yaptığından emindim çünkü o hep öyle yapardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blue jeans 'minsung ✓
Fanfictionjisung, içine kapanık ve asosyal bir çocukken yazın gittiği yazlıkta asla unutamayacağı bir yaz geçirir ve bir sürü yeni arkadaşın yanında ilk defa aşk duygusunu tadar.