7

245 41 1
                                    

Haftalar üstünden geçmişti fakat fotoğraf hâlâ bulunamamıştı. Minho artık ümide de kesmişti.

Tabii ki her gün ağlıyordu yine. Annesiyle babasını kaybettiği gibi sahip olduğu tek fotoğrafıda kaybetmişti.

Annesiyle babasının mezarına geldi. Arkadaşlarından onu yalnız bırakmalarını istemişti. Bu yüzden uzakta duruyorlardı.

"Merhaba."

Mezarın yanına çöktü. "En sevdiğiniz çiçekleri getirdim." Laleleri mezarın üstüne koyduktan sonra mezar taşını okşadı. "Özür dilerim." Ağlamamaya çalışıyordu.

"Anneciğim, babacığım, o fotoğraf sayesinde size olan özlemimi biraz olsun bile azaltabiliyordum. Ama şimdi ne o fotoğraf, nede siz buradasınız." Gözlerinden yaşlar aktı. "Ne kadar kötü bir evladım değil mi? Bir fotoğrafı bile saklayamıyorum." Burnunu çekip taşa sarıldı.

"Sizi çok özlüyorum." Dahada ağlamaya başladı.

"Chan yanına gitmeli miyiz?" Elini Seungminin önüne koyup yanına gitmesine engel oldu. "Duyguları ile yalnız kalması daha iyi onun için. Şuan yanına gidersek, biriktirdiği duygular içinde kalmaya devam eder ve bu onu daha kötü bir hâle çevirir." Başıyla onaylayıp gitmekten vaz geçti.

Birkaç dakika sonra Minho kendine gelip annesine ve babasına veda etti. Arkadaşlarının yanına ilerleyip mezarlıktan çıktılar.

"Şimdi daha iyi misin?" Başıyla onayladı. "Teşekkür ederim hepinize. Iyi ki yanımdasınız. Siz olmasaydınız şuan yaşıyor muydum onu bile bilmiyorum." Gülümseyerek ilerlediler.

picture // minsung (1972)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin