19

159 25 6
                                        

"Minho-ya günlerdir suratın asık ne oluyor?"
"Bir şey yok." Yalandan gülümsedi. "Ya! Diğer çocukları bu yalanla kandırabilirsin ama beni kandıramazsın! Bana ne olduğunu çabuk anlat!"

Minho başını kaldırıp Jisung'a baktı. "Son birkaç gün de ardarda kâbuslar görüyorum."
"Kâbuslar mı? Ne hakkında?" Minho elini alnına koyup kolunu masaya yasladı. "Kâbuslar işte. En büyük korkularımı görüyorum. Sanki boğuluyormuşum gibi hissettiriyor." Jisung elini Minho'nun omzuna koydu.

"Seninle birkaç gün kalmamı ister misin?" Minho başıyla reddetti. "Gerek yok. Ihtiyacım olduğunda söylerim." Gülümsedi.

Arkadaşları içeri girdi. "Ahhh! Daha dün hazirandı ne zaman ağustosa girdik! Cidden... terden ölüyorum." Hyunjin elindeki yelpazeyi sallayıp söyleniyordu. "Birkaç gün sonra tatil amaçlı kasaba dışına çıkacağız. Minho ve Jisung kesin geliyorsunuz değil mi?" Minho Jisunga baktı. Jisung Chana bakıyordu.

Jisung gülümseyerek başıyla onayladı. "Bu kasabadan farklı yerler görmeye ihtiyacım var." Seungmin ve Jeongin masaya limonatayı ve bardakları koydu.

Hyunjin yelpazesini hızla kapatıp bardağa limonata döktü. "Ahh, sizi bana Tanrı gönderdi!" Buzlu bardağı kafasına dikti. Vücudunu rahatlatıp sarhoşca gülümsedi.

"Hadi ama o kadarda sıcak değil!"
"Sen kelsin! Ben uzun saçlıyım!" Saçlarını savurdu. "Ya! Ben kel değilim!" Minho bastonunu Hyunjine vurdu. "O demirle bir gün kafamı kıracaksın!"
"Çok konuşursan kırarım!" Chan ikisinin arasına girdi. "Kaç yaşınızdasınız siz 5 falan mı? Didişmeyi kesin!" Hyunjin Minhoya dil çıkardı. "YA!" Gülerek kaçtı.

Seungmin limonatasını içerken etrafa bakındı. Bardağı ağzından çekerek konuştu. "Changbin ve Felix ikilisi nerde?" Hiç kimse bilmiyor. "Ahh! Hatırladım! Ikisi sahile gideceklerdi." Hyunjin yelpazesi ile Jeonginin kafasına vurdu. "Ne?"
"Bize haber vermeni söylediler ama unuttun değil mi?" Gülerek başını yere eğdi. "Evet. Belki biraz."

"Geç olmadan gidelim." Herkes bahçenin çıkışına ilerlerken Jisung Minhoya döndü. "Minho gelmiyor musun?" Başıyla reddetti. "Deniz havamda degilim siz gidin."
"Emin misin?"
"Hmhm."
"Tamam sonra görüşürüz." Gülümseyerek ve el sallayarak bahçeden çıktı.

Çiçeklerini sularken onlarla konuştu. "Benimle kalmasına izin mi verseydim?" Minho çiçekleri dinledikten sonra güldü. "Pffttt-- tabii ki de aklımdan o tür şeyler geçmiyor."

Bütün çiçekleri suladıktan sonra içeriye piyano çalmaya koyuldu.

y/n: artik bolumleri cok siklikla atmaya basladim~ sona yaklasiyoruz toplam 30 bolum var umarim fici begenerek okuyorsunuzdur <3

picture // minsung (1972)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin