25

135 20 0
                                        

"Minho, gelmişsin." Beyaz karanfillerin arasındaydı. "Jisung?"

Jisung gülümseyerek yaklaştı. "Jisung, sen misin?" Elini tutarak konuştu, "Tabii ki benim. Başka kim olacak?"

Jisung onun elinden tutarak sürükledi ve birlikte beyaz banka oturdular. "Çok güzel değil mi?"
"Ney?"
"Buranın sessizliği ve de huzuru?" Minho'nun pekte huzurlu olduğu söylenemezdi. "Evet öyle."

"Minho-ah, benden korkuyor musun?" Başını çevirip Minhoya baktı. "H-hayır, nerden çıktı, neden korkayım senden?" Jisung gülümsedi. "Yüzüme bakmıyorsun, çoktan terlemişsin." Minho yalandan güldü. "B-burası sıcak ondan." Gömleğinin birkaç düğmesini açarak salladı ve çırptı.

"Benimle gel." Elini uzattığında tutup kalktı.

Birlikte beyaz gölün yanına doğru yürüdüler. Oldukları yerin cennetten bir farkı yoktu. "Burası çok güzel değil mi?"
"Evet." Birbirlerine döndüler. Benimle burada kalmak ister misin?" Minho şok olup sessiz kalmıştı. "Cevap ver Minho."
"A-aslında, benim ait olduğum b-bir yer var zaten." Jisung başıyla reddetti. "Hayır, senin ait olduğun yer burası Minho. Benim yanım." Yutkundu. "Benim yanım bu Jisung'un yanı değil." Jisung güldü. "Ne saçmalıyorsun, kaç tane Jisung var?"

Minho onun o olmadığını anlamıştı. Birkaç adım geriledi.

Jisung ona doğru yürüyordu. "Benden hoşlanıyorsun değil mi?"
"N-ne?"
"BENI SEVIYORSUN! BANA AŞIKSIN!" Minho korkarak arkasına döndü ve koşmaya başladı.

Hızlı bir şekilde koşuyordu. Aniden durup soluklandı ve arkasına baktı. Jisung yoktu. "Sanırım onu atlattım-" Önüne döndüğünde karşısında kalbinde hançer saplı olan Jisungu gördü. "M-minho, beni sevmiyor musun?" Kanları yere damlıyordu. Damladığı yerlerdeki beyaz karanfiller kırmızı zambağa dönüşüyordu.

Minho kendi kendine fısıldadı. "Sikeyim, biliyordum bir kâbus olduğunu." Zambaklardan anlamıştı.

"Neden cevap vermiyorsun?"
"Hayır, sen Jisung değilsin." Jisung ağlamaya başladı. "Minho-ya, bu benim." Hançeri tutup çektiğinde ağzından kanlar aktı. "J-jisung?" Evet bu oydu.

Yere düşerken Minho tuttu. "Jisung-ah!" Ellerini yanağına vurdu. "Uyan! YA!" Ağlamaya başladı. "Jisung!Lütfen!"

Dahada ağlamaya başladı. "Bana verdiğin söz, ne oldu? Hani bırakmayacaktın beni!?" Yavaşça gözlerini açtı. "Minho..."
"Jisung!" Elindeki hançeri yüzüne doğru savurduğunda geri çekilip yere düştü.

Jisung üzgün bir ifadeyle Minho'nun kucağına oturdu.

Hançeri onun kalbine yaklaştırırken Minho keskin yerden tuttu. Elini kesiyordu.

Minho kalbine sokmaması için direniyordu fakat daha ne kadar dayanabileceğini bilmiyordu. "L-lütfen dur." Bıçak ellerinden kayıp hızla ve şertçe kalbine girdi.

Minho'nun nefesi anında kesilmişti. "J-jis-" Hançeri kalbinden çıkarıp kendi kalbine tekrar soktu. "H-hayır." Yana düştü. Birbirlerine baktılar.

Jisung gülümseyerek kanlı ellerini Minho'nun yanağına koydu. "B-bizim kaderimiz bu sevgilim."

picture // minsung (1972)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin