picture // minsung (1972)

27

Neredeyse artık tatilinin sonlarına gelmişlerdi.

Birkaç geceleri geçen ki gece gibi geçiyordu.

Minhoyla Jisung el ele tutuşarak dağın tepesine çıkmışlardı. "Minho, düşmeyiz değil mi?" Gülerek başıyla reddetti.

Açelya'nın* yanına geldi ve eğildi.

*pembe bir çiçek

"Oh, açelya." Jisung Minho'nun yanına eğildi ve yapraklarını parmaklarının arasına aldı. "Çok güzeller." Minho bir tane kopardı. Üzgünüm güzel çiçek diye geçirdi içinden.

Ikiside ayağa kalktı ve birbirlerine döndüler.

Çiçeği Jisung'un kulağının arkasına koyarken konuştu. "Eminim bu çiçekler şuanda seni kıskanıyorlardır, çünkü sen onlardan daha güzelsin sevgilim." Gülümseyerek saçlarını okşadı.

Jisung utanarak başını yere eğdi.

Minho onun dudaklarına uzanırken Jeongin yanlarına geldi. "Bu iğrenç görüntüyü gördüğüme inanamıyorum."
"YA! GÖRMEK ISTEMIYORSAN GERI GIT O ZAMAN!"
"Ama aşağı gelmelisiniz. Changbin yemek için çağırıyor."
"Aiishhh, hepsi toplanmış bizim anlarımı bozmaya çalışıyor. Iyi git hadi geliyoruz." Jeongin uzaklaştı.

Tekrar öpüşmek üzereykene Changbin seslendi. "Gelsenize artık!"
"Onu gerçekten öldüreceğim." Aşağı inerken Jisung gülerek peşinden geldi.

"Ya! Changbin-ah!" Changbin yemeğini yerken ona baktı. "Sen benim sevgilimle özel anlarımı neden bozup duruyorsun!?"
"Sen benim Feliximle arama az mı girdin?" Felixin çenesinin altını kedi gibi severken lafına geri döndü. "Zaman intikam zamanı Minho-ya."
"Aiishh, intikam zamanıymış." Jisungla birlikte yere oturdular.

"Sen ye yemeğini ye, ben sana başka bir şey daha yedireceğim göreceksin." Sinirle yemeğini yemeye başladı.

Chan yemeğini bitirerek konuştu. "Yavaş yavaş toplanmaya başlasak iyi olur. Yarın yola çıkacağız." Herkes suratını asıp homurdandı.

Jisung çubukları masaya koydu. "Ne yani cennet derelerine bir dahaki yaza kadar gelemeyecek miyiz?" Chan başıyla onayladı.