29

123 15 0
                                    

ocak, 1973

"Şaka yapıyorsun, Jisunga gerçekten evlenme teklifi mi edeceksin?" Felix bunu söylerken heyecanlı ve sevinçliydi. "Evet, biraz erken ama onun doğru kişi olduğuna inanıyorum. Şuana kadar başıma gelmiş en güzel şey o." Felix yerinde zıplarken el çırptı ve güldü.

"Ne zaman edeceksin?" Montunun iç cebinden kutuyu çıkarıp açtı ve yüzüğü gösterdi. "Bugün?" Felix tekrar yerinde zıplayıp çığlık attı.

"Ama nasıl yapmam gerektiğini bilmiyorum, nasıl yapacağım Felix?"
"Bence dışarıda evlenme teklifi et. Geldiğinde birlikte çıkın ve biraz yürüyün. Daha sonra elini tut ve evlenme teklifi et."
"Daha yaratıcı bir şey bulamadın mı?"
"Kusura bakma hayatımda her gün evlenme teklifi etmiyorum. Ha bu arada, sakın yere çökme."
"N-ne, neden?"
"Çünkü... saçma olur." Başıyla onayladı.

"Peki bundan çocukların haberi var mı?"
"Hayır, onlar ağızlarından kaçırıp Jisunga söylerlerdi. Bu yüzden sadece sana güvendim." Sanki evlilik teklifini kendisi alacakmış kadar mutluydu Felix.

Felix yüzüğe uzanmak üzereyken Minho eline vurdu. "Sadece Jisung değebilir!" Kutuyu kapatıp tekrar cebine koydu. "Hava gerçekten çok soğuk, içeri geçelim mi?" Minho başıyla onayladı ve içeri girdiler.

"YA! FELIX! MINHO!"
"Ne oldu Changbin-ah?'
"Ikiniz dışarıda ne karıştırıyorsunuz?"
"Hiç. Jisung daha gelmedi mi?" Başıyla reddetti.

Chan ve Seungmin koltuğun önündeki sehpaya kahveleri koydu. "Siz ikiniz bir şey saklıyorsunuz." Felix hızla başıyla reddetti. "Elbet öğrenirim ben."

Felix Changbinin yanına oturdu. Minhoda dışarı bakıp duruyordu. "Birazdan gelir ne bu heyecan Minho?" Minho gergindi, ya reddederse? Göt gibi kalırdı ortada.

Jisung içeri girdiğinde Minho'nun eli ayağı birbirine dolaşmıştı. "Merhaba." Hepsi selam verdikten sonra Minho Jisung'un önüne geçti. "Hmm?"
"B-biraz... biraz yürüyelim mi?" Jisung kötü bir şey olduğunu zannediyordu. Tedirgince onayladı ve dışarı çıktılar.

Changbin arkalarından bakarken elini Felix'in omzuna attı ve, "Evlenme teklifi mi edecek lan?" Dedi.

...

"Bir sorun mu var Minho-ya?" Minho yutkundu. Yaklaşık yarımsaattir el ele yürüyorlardı. "H-hayır."

Minho bütün enerjisini topladı ve durup Jisunga döndü.

Başını yere eğdi ve derin bir iç çekip bir dizinin üstüne çöktü. Aptal Minho, yere çökmemen gerekiyordu.

Minho başını kaldırıp Jisung'a baktı ve cebinden kutuyu çıkarıp açtı. "M-minho?"
"Jisung-ya! Benimle evlenir misin!?" Bağırarak söylemişti.

Arkadan arkadaşları gülerek ve ooo'layarak alkışladı. "Aisshh, Felixe onlara söyleme demiştim." Tekrar Jisunga döndü ve ayağa kalktı.

"Jisung-ah, biraz hızlı davrandım fakat daha fazla bekleyemezdim. Iyi ki fotoğrafı düşürmüşüm ki seninle karşılaşmışım sevgilim. Eğer kaçacaksan sorun değil, ben seni her zaman beklerim. Hayatımın sonuna kadar." Jisung çok şaşkındı. Ne diyeceğini bilmiyordu. "Sana her şeyimi verebilirim. Canımı, hayatımı bütün her şeyimi."

Gülümseyerek Minhoya baktı. "Buna gerek yok, ben zaten her şeyime sahibim."
"Bu evet mi demek oluyor?" Jisung küçük bir çığlık attı ve yüzüğü alıp parmağına takarken konuştu. "Sen etmeyeseydin ben edecektim." Arkadaşları tekrar alkışladılar.

Birbirlerine mutluluk göz yaşları ile sarıldılar. "Seni seviyorum Minho."
"Ben de seni seviyorum Jisung." Minho ellerini Jisung'un yanaklarına koyarak göz yaşlarını sildi ve dudaklarına yapıştı.

Öpüştükleri sırada kar yağmaya başladı. Birlikte gök yüzüne baktıktan sonra tekrar birbirlerine baktılar.

"Biliyor musun, ilk kar yağdığında ilk kimin yüzünü görürsen o senin ruh eşinmiş. Tanrının serçe parmaklarımızı görünmez bir kırmızı iplikle kaderlerimizi bağladığı gibi ruhlarımızıda bağladı." Gülümsediler.

Minho elini Jisung'un beline sardı, Jisung'da Minho'nun boynuna sardı ve tekrar öpüşmeye başladılar.

Felix sinirle Changbine döndü. "3 yıldır sevgiliyiz bana şöyle evlenme teklifi etmedin!" Changbin gülerek ellerini onun saçına yerleştirdi. "Bir gün edeceğim güzelim."

picture // minsung (1972)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin