15

203 31 0
                                    

2 gün sonra

"Ya! Lee Know uyandı!" Içeride Jisung Minhoylaydı.

Bomboş tavana bakıyordu. Gördüğü rüyadan(?) sonra kafası karışmıştı. Rüya gibi değildi, çok gerçekçiydi. Jisung'un duygularını, söylediklerini, nefes alış verişini, her şeyini hissetmişti.

"Bay Lee! Beni duyuyor musunuz!? Bay Lee!" Minho düşünmeyi bıraktı ve ona döndü. "J-jisung?"
"Nasıl hissediyorsunuz?!"
"Mhhm, yorgun ama iyiyim." Buruk bir şekilde gülümsedi.

"Uyanmanıza çok sevindim."
"Neden benimle, üstün birisiymişim gibi konuşuyorsun?"
"Ç-çünkü, yeni tanıştık." Minho güldü. "Tanıştık mı ne zaman?" Jisung ayaklandı ve eğildi.

"Ben Han Jisung, tanıştığımıza memnun oldum!" Minho tekrar güldü. "Ben de Lee Minho. Memnun oldum." Jisung gülümseyerek sandalyesine oturdu. "Daha iyi bir tanışmamız olsun isterdim Bay Lee."
"Bana Bay Lee deme lütfen, kendimi yüce hissediyorum."

Başını çevirerek, küçük masanın üzerinde duran beyaz karanfilleri gördü. "Ah, beyaz karanfiller. Kim getirdi?" Jisung utanarak gülümsedi. "Ben getirmiştim."
"Oh, teşekkürler. Beyaz karanfiller en sevdiğim çiceklerdir." Jisung heyecanlandı. "Benim de!"

Minho'nun arkadaşları içeri girdiğinde, Jisung onları yalnız bırakmak istedi ve çıkmak için ayaklandı.

Minho yatarken, Jisungu bileğinden yakaladı. "Jisung, ben... ben... ben özür dilerim." Başını yana eğerek Minhoya baktı. "Hm? Neden?"
"Yüzüne en az 10 kez kapı çarpıp azarladığım için." Jisung güldü. "Bay Lee- Yani Minho, sen hâlâ orada mısın? Ben unuttum gitti." Minhoda gülümseyerek onayladı.

Changbin odaya girdiğinde, kapıdan çıkan Jisungu yakalaması bir oldu. "Changbin?"
"Nereye gidiyorsun?"
"Sizi yalnız bırakmak istedim."
"Saçmalama, sen de bizden birisin." Altılı ona bakarak gülümsüyordu. Minho gözlerini dinlendiriyordu.

"Ö-öyle mi?"
"Tabii ki." Içeri çekip oturdu hepsi.

"Lee Know, özür dilerim."
"Sen neden özür diliyorsun Chan?"
"Sana bağırdım, bir dahada gelmedim."
"Sorun değil, haklıydın."

Hyunjin sinirle ayağa kalktı. "YA! Bir daha böyle bir şey yaparsan seni gebertirim!"
"Gebertiriz!" Diğerleride başılarıyla onayladı. "Ne zaman eve gideceğiz- çiçeklerim! çiçeklerim onlar, onlara ne oldu!?" Yorgun ve halsiz Minho birden yatakta oturur hâle geçti. "Yuh."

"Çiçeklerime ne oldu söylesenize!"
"Merak etme, Jisung onları suladı. Aramızda çiçekten anlayan tek oydu." Jisung gülümsedi. "Ah, teşekkürler Jisung."
"Rica ederim." Yorgun ve  halsiz rolüne geri dönüp yatağa yattı.

picture // minsung (1972)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin