EMMA
Aynadaki aksime bakarken içimdeki gerginliği bir türlü atamıyordum. Bu olaya karışmayacağımı söylemiştim. Öyle de olmuştu, Thomas'a şahit olduğum öpüşmeden bahsetmemiştim. Harry'ye de öyle, Noelle ve Zayn de bildiğimi bilmiyorlardı.
Fakat rahat değildim, hem de hiç.
Bir şeyler düzelirken bir şeyler yıkılıyordu hep, bundan nefret ediyordum.
Bir hafta öncesinde mektubu bulup sonunda Harry'ye onu sevdiğimi söyleyebilmemin ardından pek konuşmamış, hemen yatmıştık. Ben mektubu bulduğumu, tekrar tekrar onu sevdiğimi söyleyip öpücüklerle uyutmaya çalışırken yüzünde huzurlu bir ifade vardı.
Acı verici konuşmayı ertesi gün akşama bırakmış, uzun saatler koltuktan kalkamamıştık. Önce o babası ile olan görüşmesinden bahsetmişti. Gözyaşlarına hakim olamamıştı ancak rahatladığını da görebiliyordum. Terk edilmelerinin sebebinin kendisi olmadığını babasından duyması onu hafifletmişti.
Konu Thomas'ın sorununa gelince zor da olsa anlattım. Harry elbette şok olmuştu, ne yapacağını bilemedi. Önce sakinleşmesini sağladım sonra Thomas'ı aradı ve neler olduğunu bir de ona sordu. Gemma, Thomas ve Noelle'in de onayıyla Alex'i alıp eve dönmüştü, bu sırada aralarındaki sorun her ne ise çözmeleri gerekecekti.
Noelle de Thomas da evde kalmıyordu, nerede oldukları meçhuldü, Harry zaten bendeydi. Ne zaman konuşacaklar, konuştular mı arayıp sormamıştım, Thomas da Harry'yi haberdar edeceğini söylediği için o da aramıyordu.
Çok ince bir çizgide yürüyorlardı gerçekten, sonları ne olacak o kadar bilmiyordum ki. Noelle gerçekten pişmansa Thomas onu affedecek miydi? Affetmeyi kaldırabilecek miydi?
Hazırlanırken aklımdan geçen düşünceler bunlardı, bitmiyor, dinmiyorlardı. Harry aniden banyoya girince dönüp ona baktım. Elim refleks olarak göğsüme gitmişti.
"Korkuttum mu? Özür dilerim. Hazır mısın diye sormaya gelmiştim." Dudaklarında küçük bir tebessümle konuştuğunda başımı sallamakla yetindim.
Topuz yaptığı saçına, lila kazağına, kot pantolonuna ve kahverengi kabanına bakıp ben de gülümsedim. Çok sevimli görünüyordu.
"Hazırım." İç çekerek mırıldandım. Niall bizi evine davet etmişti. Bu kez sadece biz gidecektik fakat muhtemelen Zayn de orada olacaktı. Midem bulanmadan suratına bakabilir miydim bilmiyordum açıkçası.
Harry uzanıp elimi tuttu ve beni peşinden çekiştirdi. Işıkları kapatıp evden çıktığımızda telefonum çaldı. Harry'nin yönlendirmesiyle asansörün açılan kapısından adımladım. Çantamdan aldığım telefonun ekranına bakınca Jim'in adını görmemle hemen gülümsedim.
Sanki rahatsız olduğumu hissetmiş gibiydi. Bekletmeden aramayı cevapladığım an sesini duydum. "Emma, yardım et." Telaşlı hali bile çok tatlı olduğu için gülümsememi kesemedim.
"Ne konuda?" Dediğim sırada Harry de kulağını telefona yaslamıştı. Bu hareketine gözlerimi devirmeden edemedim.
"Pam. Bana geldi. Evime yani, şu an salonda."
"Sen neredesin?"
"Tuvalette. Çok sıkıştığımı söyleyip kaçtım." Elimde olmadan kahkaha attığımda ofladı. Harry de sessizce gülmüştü. Asansörden inip binadan çıkmış, Harry'nin arabasına yürüyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Separation Parade | H.S
Fanfiction'Bundan bir saat sonra, birkaç gün, ay içinde, yıllar geçtikçe neler olacak bilmiyorum fakat hayatın bütün tehlikeleri ve bilinmezlikleri arasında emin olduğum tek bir şey var. Seni seviyorum.' • 22.06.2020 • Kapak / @asharrywas ♡