Chapter Ten

1.5K 132 297
                                    

EMMA

Joe, Jo'ya evlenme teklifi edecekti. Cumartesi günü Noelle ile konuşmamdan, Sarah ve Harry ile tartışıp Thomas ile ağlaşmamdan sonra onların evine yemeğe gitmiştim.

Jo yemeklerle ilgileneceğini söyleyip Joe'yu ve beni salonda yalnız bırakmıştı. Ben de ona Sarah ve Harry ile olanları anlattım ama Thomas ile olan geçmişlerinden bahsetmedim. Doğru hissettirmedi, ne Sarah açısından, ne Thomas ne de Noelle.

Hazır olduğunda masaya yerleşip yemek yemiştik, ben geliyorum diye sevdiğim yemekleri yaptıklarından, yiyesim olmasa da midemin kabul ettiği kadar kendimi zorlamıştım.

Jo lavaboya gittiğindeyse Joe, ona evlenme teklifi edeceğini ama bunu en mükemmel şekilde yapmak istediğini söyledi. Bu yüzden bizden, bütün arkadaşlarından yardım istiyordu.

Orada masada Joe'ya gülümseyip elbette yardım edeceğimi, birlikte Jo'yu mutlu edecek bir şeyler bulacağımıza emin olduğumu söyledim. Biraz daha onlarla oturup sohbet ettikten sonra evime döndüm.

Tek başımaydım. İçeri girince ışıkları bile açmadan yatağa ilerlemiş, pazar günü de akşama kadar yataktan çıkmamıştım. Akşam olduğunda tamamen bitik bir şekilde evden çıkıp markete gitmiş ve alışveriş yapmıştım.

Bu haftanın da benim için iyi geçtiği falan yoktu. Hiçbir işe odaklanamadığım için sürekli mesaiye kalıyor eve geç saatlerde dönüyordum. Sarah ile konuşamamıştım. Ona ulaşmak için Harry'yi bile aramıştım ama o da geri dönmemişti. İşlerim dolayısıyla kafeye de gidemiyordum.

Ama bu akşam görebilmeyi umuyordum, cumaydı ve bütün grup buluşacaktık. Joe, Jim'in de gelebileceğini söylemiş ve sormamı istemişti. Ben de öyle yapmıştım. Başta tereddüt edip emin olamasa da onu sevdiklerini ve gelmesinin beni de çok mutlu edeceğini söyledim.

Ben bu hafta her gün olduğu gibi normalden fazla çalışırken Jim işlerini bitirmiş, yanıma gelmiş ve beni bekliyordu. Normalde giydiği takımların aksine bugün kot pantolon ve kazak giymişti. Bu onu olduğundan daha tatlı göstermişti.

Ofisin içinde bir oraya bir buraya giderken arada bana saçma sorular soruyor, kafamı dağıtıyor kendi sıkıntısını da gideriyordu. Yaklaşık bir buçuk saat sonra işlerimi bitirdiğimde uzun bir ıslık çalmış ve beşlik çakmam için elini havada tutmuştu.

"Başardın!" Demişti neşeyle. Ben eşyalarımı toplarken o da montunu üzerine geçirdi. Her zaman kullandığı yandan askılı çantasını omuzuna asıp beni bekledi. Arabayla gideceğimiz için kabanımı giymek yerine çantamla beraber elime aldım ve çıkışa ilerledik.

"Kendi arkadaşlarımdan çok seninkilere vakit ayırıyorum Emma, yakında benimle konuşmamaya başlayacaklar." Jim'in asansörden inerken söylediği şeye gülüp arabanın kilidini açtım. O yolcu tarafına geçerken cevapladım.

"O zaman onlarla da vakit geçir Jim." Sürücü tarafına geçip kontağı çalıştırdığımda o da yanımdaki yerini almıştı. Son söylediğim şeye burun kıvırıp güldü.

"Sen varken onlar oldukça sıkıcı kalıyor, herkesi solluyorsun." Yolda giderken Jim ile birlikte biraz müzik dinledik ve o bana tuhaf patronunu anlattı. Kulağa cidden komik bir adam gibi geliyordu, sanırım biraz da sorumsuzdu ama söylediğine göre Jim onu epey seviyordu.

Gideceğimiz yere vardığımızda Jim'in yönlendirmeleriyle dar bir yere arabayı park edebildim. İndiğimde biraz ürpersem de içeride olacağımız için sorun değildi. Üşüdüğümü gören Jim kolunu omuzuma attı ve kaldırımı geçip insanlarla dolu kalabalık yere girdik.

Separation Parade | H.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin