EMMA
"Noelle?"
Hattın diğer ucundan sesini duymamla titreyen elimden düşmemesi için telefonun etrafında sarılı olan parmaklarımı sıkılaştırmam bir oldu. Göğsüme birden korkunun o feci ağırlığı oturdu. Öyle ağırdı ki nefeslerim hırıltılı bir hâl aldı. Harry konuştuklarımızı duymamıştı değil mi?
"Harry?" Dedi Noelle gayet sakin bir şekilde. Böyle olabilmesine şaşıyordum. Ben olsam çoktan telaşla saçmalamaya başlardım. Fakat Noelle o kadar soğuk kanlıydı ki bir an ürpermeme engel olamadım.
"Kiminle konuşuyorsun?" Harry basitçe sorduğunda ben de rahat bir nefes verdim. Demek ki duymamıştı, duysaydı ne yapardım bilmiyordum. Ben bir şey yapamadan kapıma dayanırdı muhtemelen. Saçma sapan konuşurdu o da, geçen seferki gibi öper miydi peki beni? Dudaklarını dudaklarımın üzerinde-kes şunu Emma! Tanrım! Şu halde düşündüğün şeye bak! Salaktım gerçekten.
"Sen şimdi kapat canım, sonra konuşuruz." Dedi Noelle bana ama kapatmadım. Kapatamadım. Tuhaf bir ses geldi. Muhtemelen telefonunu bir yerlere bırakmıştı. Ardından Harry'nin sorusunu cevapladı. "Emma ile konuşuyordum."
"Ne diyor? Ne konuştunuz ki Emma ile." Daha net gelen sesinden Noelle'e yaklaştığını fark edişime mi, adımın onun sesinden nasıl da güzel çıktığına mı odaklansam bilemedim. "Söylesene Noelle niye yüzüme bakıp duruyorsun?" Sabırsızca üstelediğinde gülmek istedim ama kendimi tuttum. Gülecek bir halim halim yoktu sonuçta, daha çok hıçkırıklarla ağlayacak ruh halindeydim.
"Alex'i özlemiş, müsait misiniz gelebilir miyim diye sordu."
"Müsait olduğumuzu söyleseydin." Harry o kadar peş peşe konuşup hızlı cevaplar veriyordu ki bu haline şaşırdım. Farklı bir durumda olsaydık, beni görmek için heyecanlandığını düşünürdüm. Fakat bu şartlar altında, pek mümkün değildi.
"Değiliz, Harry evde dedim. Sana ne oluyor hem? Sanki seni görmeye geleceğini söyledi." Noelle sert bir şekilde Harry'ye tepki verdi. Sanki şimdi beni daha iyi anlıyor ve Harry'ye karşı cephe alıyordu.
"Çok oyunbozansın Noelle. Alex'i özlemiş gelseydi işte. Hem gayet müsaitiz."
"Değiliz." Dedi Noelle üstüne basa basa. "Sen burada olduğun sürece bu evin Emma'ya müsait olması pek mümkün değil. Kızı zaten terk ettin, bir de utanmadan her yerde karşısına çıkıyorsun."
"Hayatından mı çıksaydım? Bunu mu demek istiyorsun?" Harry'nin de sesi değişmişti şimdi. Sinirli değildi, üzgün gibiydi. Cevabını bildiği fakat sevmediği bir soruyu soruyordu sanki.
"Harry, sen Sarah'sın. Emma da Thomas. Eminim ki hiçbirimiz gelecekte bir de Noelle istemeyiz. Bunu yapma Harry, sen hepimiz için çok önemlisin ama yanlış yapıyorsun. Eğer Emma'yı hâlâ seviyorsan git ve söyle. Yaptığın saçmalığın kendince nedenlerini anlat ve özür dile. Henüz çok geç değilken. İkiniz de daha fazla yaralanmadan ve birbirinizi kırmadan. Çünkü zaman geçtiğinde ve hayatlarınıza başkaları girdiğinde bu daha da zor olacak. Şimdi bana dürüst ol, onu hâlâ seviyor musun?"
"Ben-" Harry'nin ne dediğini duymadan telefonu kapadım. Buna dayanamazdım, yapamazdım işte. Vereceği cevaptan emin değilken durup da dinleyemezdim.
Hayır, onu sevmiyorum Noelle deyişini düşünmek bile beni darmadağın ederken, duymayı göze alamazdım.
İnsan hayatının ne kadar kısa sürede ne denli değişebileceğine şahit olmak şok ediciydi. Gözüm kapalı hayatımı emanet edebileceğim adamın dudaklarından çıkacak kelimelere bile güvenemiyordum şimdi. Öte yandan bu ona olan sevgimden bir şey de götürmüyordu. Ayrılığımızın üstünden yalnızca otuz beş gün geçmişti, fakat onsuzluk yıllar sürmüş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Separation Parade | H.S
Fanfiction'Bundan bir saat sonra, birkaç gün, ay içinde, yıllar geçtikçe neler olacak bilmiyorum fakat hayatın bütün tehlikeleri ve bilinmezlikleri arasında emin olduğum tek bir şey var. Seni seviyorum.' • 22.06.2020 • Kapak / @asharrywas ♡