EMMA
Uykum yavaş yavaş açılırken gülümsedim, yanımdaki bedenin yaydığı ısıyı en derin rüyalarımda bile hissedebiliyordum sanki. Söz konusu Harry olduğunda kalbimin, bedenimin, hatta bilinçaltımın bile verdiği tepkiler beni hâlâ şaşırtıyordu. Sıcak bir pazartesi sabahına uyanmıştım, aralık perdelerden içeri sızan güneş ışığı tenimi yakıyordu.
Sonra tiz bir ses odamıza ulaştı, bu sese karşı oldukça hassaslaşmıştık, gözlerimi açmasam bile Harry'nin de hemen uyandığını biliyordum. Birbirimize dönük şekilde yatıyorduk, gözlerimi açmadan "Sıra sende." dedim ve elimle hafifçe omuzunu ittirdim.
"Belki kendiliğinden susar?" Dediğinde gülmeden edemedim ama yorum da yapmadım. Sırt üstü yuvarlandığımda Harry hemen kolunu üzerime atıp beni kendisine doğru çekti.
"Susmayacak." Dedim umutsuz bir şekilde ve o an sanki bana inatmış gibi ses aniden kesildi. Oflayarak "Benden nefret ediyor olabilir mi acaba?" diye hayıflandım, gerçekten hissediyor ve beni sinir edecek şekilde davranıyordu sanki. Elbette susması sinir bozucu bir şey değildi fakat bunu ben aksini söylediğim an yapması...
"Saçmalama," Dedi Harry gülerek. Uzanıp boynuma yumuşak bir öpücük kondurdu. "Sadece beni daha çok seviyor." Öpücüklerini boynumdan çene kemiğime, oradan yanağıma ve en sonunda dudaklarıma ulaştırdı.
Şimdi tek kolunun üzerinde doğrulmuş, beni öperken başımı çevirip ona kolaylık sağladım ve bir elimi omuzuna yerleştirdim. İyice doğrulup bir bacağını öteki tarafa atıp ağırlığını vermeden dizlerinin üzerinde bacaklarıma oturdu ardından.
Ağlamanın kesilmesinin iki nedeni olabilirdi. Berry ya uykuya geri dalmıştı ya da emziğini bulmuş, beşiğinin içinde usluca oturuyordu. Bazen uykusunu almışsa beşiğin içinde kendi kendine yuvarlanıp öylece bekliyordu. Sıkıldığında ise tekrar bir çığlık koparıyordu.
Harry ellerimi tutup avuç içlerimi öptü. "Günaydın sevgilim." Diye fısıldadı dudaklarını avucumdan çekmeden. Her gün onunla uyuyup uyanmak, kızımızı kollarıma almak, bu evde ikisi ile hayatımı geçirmekten öyle mutluydum ki bu mutluluk göğsüme, bedenime sığmıyordu. Harry'nin de böyle hissettiğine emindim. "Size sahip olduğum için o kadar şanslıyım ki."
Sesi titrediğinde hafifçe doğruldum. "Hey, ağlamayacaksın değil mi? Bugün çok güzel bir gün. Ağlamayalım." Fısıldayarak konuştum, bugün bebeğimizin doğum günüydü, şaka gibi gelse de bir yıldır bizimleydi. Oysa onu kollarıma ilk aldığım an daha dün gibi aklımdaydı.
Doğuma yakın izin aldığımdan bir süredir çalışmıyordum ve Jim ile her gün görüşemiyorduk. Haftanın büyük bir çoğunluğunda onu gördüğüm için bu düzene alışamamıştım ve pazar günü evine gitmiştim. Pam de oradaydı ve sonrasında Harry de bize katılacaktı, Alex'e sinema sözü vermişti.
Ben de ikisiyle birlikte film izleyip Pam'in söylediği bir şeye gülerken birden suyumun geldiğini hissetmiştim. Jim'in eli ayağına dolanırken Pam arabasının anahtarını almış ve koluma girip beni oturduğum yerden kaldırmıştı. Jim hemen Harry'ye telefon edip durumu haber verirken evden çıkmıştık.
Pam hastaneye sürerken Jim benimle arka koltuğa oturmuş derin nefesler alıp verirken kulağıma telefonunu tutmuş ve Harry'ye bir şeyler söylememi beklemişti. Sesimi duymadan telefonu kapatmak istememişti.
Sonrasında muayene oluşum, bekleme süresi derken Harry ben doğuma girmek üzereyken yetişmişti. Tek sorun, doğumun ortasında ikimiz de birbirimizin elini morartacak kadar sıkarken bayılmasıydı.
Harry başını salladı ve burnunu çekti. "Duygulandım sadece, zaman öyle hızlı geçiyor ki, yakalayamıyorum." Bir elinin tersiyle burnunu sildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Separation Parade | H.S
Fanfiction'Bundan bir saat sonra, birkaç gün, ay içinde, yıllar geçtikçe neler olacak bilmiyorum fakat hayatın bütün tehlikeleri ve bilinmezlikleri arasında emin olduğum tek bir şey var. Seni seviyorum.' • 22.06.2020 • Kapak / @asharrywas ♡