Chapter Thirty Five

945 102 635
                                    

EMMA

"Sonra ne oldu peki?"

Elimdeki pizza diliminden büyük bir ısırık daha almadan önce karşımda dirseklerini masaya yaslamış beni izleyen Jim'e sordum.

"İşte, biraz tartışma oldu. Patladı daha doğrusu, beni anlayamadığını söyledi. Ben de öptüm."

"Ne yaptım dedin?!" Lokmamı yutmadan konuşmak gibi bir salaklık yaptığım için öksürmeye başladığımda masanın üzerinden uzanıp meyve suyu bardağımın içindeki pipeti dudaklarımın arasına yerleştirdi. Aldığım birkaç yudumla kendime gelince elimde tutmaya devam ettiğim dilimi tabağıma bıraktım.

Yüzünde tembel bir tebessüm vardı, sandalyesinde geriye yaslanıp kollarını kenarlara koydu. "Onu öptüm, başka türlü susacak gibi değildi."

"Çok romantiksin." Dedim gözlerimi devirip. Ama onun adına mutluydum, ilk andan aralarında bir şeyin olma potansiyelini görmüştüm.

Jim ellerini iki yana kaldırıp başını eğdikten sonra gözlerini büyüterek gülümseyince ona eşlik ettim. Böyle gülünce öyle sevimli oluyordu ki uzanıp yanaklarını sıkasım geliyordu.

"Bir kez daha sonra ne oldu demeli miyim bilemiyorum..."

Mırıldandığımda başını iki yana sallayarak bu sözlerimi onaylamadığını belli etti fakat bir şey söylemedi. "Jim, daha açık olman lazım. Sevgili misiniz şimdi siz? Aşk böcekleri mi oldunuz?"

Suratında haylaz bir ifade belirdi, bir an gözlerini kapattı. Kısacık sürmüştü fakat göz kapaklarının ardında beliren şey her neyse, bundan memnunmuş gibiydi.

"Daha sonrasını sorma ve sanırım evet... Ama bir daha aşk böcekleri deme."

"Maalesef, çok geç." Deyip yemeğime geri döndüm ve homurdansa da Jim de aynısını yaptı. Önceki hafta Pam onun evine geldikten sonra birkaç kez bizimle öğle yemeğine çıkmış, arabasıyla Jim'i eve bırakmış -ki Jim'in evi işe çok yakındı- ve ona bu hafta vizyona girecek olan bir filmden bahsetmişti.

Onun bütün bu çabalarını görüp Jim'in kendini geri tutuşunu izlemek çok zordu gerçekten. Neden bu kadar çekindiğini düşündüğüm zamanlar aklıma Harry'nin söyledikleri geliyordu ben de hemen aklımı dağıtacak şeylere yöneliyordum. Dediğim gibi, zordu. Pam için de öyle olmalı ki dün iş çıkışında Jim ve ben arabamın yanında konuşurken yanımıza gelmiş, Jim'e onunla özel olarak konuşup konuşamayacağını sormuştu.

Ben de veda bahanesiyle Jim'e sarılıp artık saçma sapan davranmaması gerektiğini söylemiştim. Pam çok tatlı biriydi, samimi ve komikti, ofiste Jim ile yaptıkları şeyleri, tuhaf patronlarını ve iş arkadaşlarını anlatırken o kadar cıvıl cıvıldı ki Jim'in onu bilerek ya da bilmeyerek üzmesini hiç istemiyordum.

Bugün öğle yemeğinde ise bana dün yaşananları anlatmıştı. İkili ilişkilerinde birinden diğerine çok fazla detay vermeyi sevmediği için kısa bir özet geçip Pam'in onun tavırlarına çok kırıldığını ve eğer kendisiyle ilgilenmiyorsa bunu açıkça suratına söylemesi gerektiğini bağırmıştı.

Sonrasında da...

"Ben doydum." Önümdeki son dilime bakarak konuştuğumda Jim, bu çok gerçek dışı bir şeymiş gibi suratına kocaman, şaşkın bir ifade yerleştirdi. "İnanamıyorum, Emma Blythe yeeğini bitirmeden doydu!"

"Haha. Çok komiksin, hadi al sen ye."

"Bu kararından emin misin? Sonra yemeğini aldım diye saldırırsın falan." Alaycılığını sürdürürken masanın altından bacağını tekmeledim.

Separation Parade | H.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin