Chapter Three

1.9K 142 209
                                    

EMMA

Kapı sesiyle uyandım. Daha doğrusu uyanmaya çalıştım ama kirpiklerimin uçlarına tek tek ağırlık bağlanmıştı sanki. Bu yüzden onları açmakla uğraşmadım, homurdanıp koltukta öbür tarafa döndüm.

Yine de kapı çalmaya devam etti. Gelen her kimse ısrarcı gibiydi. Oysa benim yerimden kalkacak gücüm yoktu. Harry gittiğinden beri bu koltuğa yapışık halde yaşamaya başlamıştım. İki gün olmuştu, vücudumun her yeri sızlıyordu.

Koltuktaydım çünkü kalkıp da o odaya gidemezdim. Orada dayanabileceğimden çok daha fazla anımız vardı, muhtemelen yastıklar ve çarşaf hâlâ onun kokusuyla doluydu. Dolapta kıyafetleri duruyordu. Banyodaki dolapta tıraş malzemeleri, şampuanı ve diş fırçası yerlerini koruyorlardı.

Bu iki gün içinde işe gitmemiş, evden de hiç çıkmamıştım. Öyle evin her yeri dağınık falan da değildi. Etrafı dağıtacak, kendimi yemek yemeye vuracak enerjim kalmamıştı. Sadece koltuğa yapışmıştım. Sehpanın üzerinde açlıktan ölmemek için arada bir ağzıma attığım bisküvinin paketi ve bir su bardağı duruyordu.

Telefonum nerede bilmiyordum ve umurumda da değildi açıkcası. Arayacak kimse yoktu. Arkadaşlarımla hafta içi pek iletişimimiz olmazdı, genelde hafta sonları buluşurduk. Zaten Harry de artık aramazdı herhalde.

Kapı tekrar çaldı fakat bu sefer uzun sürmedi çünkü hemen ardından kilit sesini ve kapının açılışını duydum. Yine de kapıya dönmedim. Kapı kapandı, adım sesleri duydum ve sonra tatlı bir ses "Tanrım." diye homurdandı. Sarah'nın sesiydi.

İlerleyip camı açtığını ve ardından koltuğun başucuna geldiğini hissetmiştim. Sonrasında elini omzuma koydu. Parmakları hafifçe omzumu sıvazladı ve adımı fısıldadı. Bu hareketine karşılık "Uyumuyorum." dedim.

"O zaman bana döner misin? Lütfen?"

Sarah'nın sözlerine uyup ona döndüm ve gözlerimi gözlerine diktim. Büyük kahverengi ve ela karışımı gözlerini üzerime dikmiş, hüzünle bana bakıyordu. Kaküllü kumral saçları omuzlarının altına geliyor, hafif dalgalarla süzülüyordu, bu dalgaları kendisinin yaptığını biliyordum çünkü saçları aslında düzdü.

İlk gördüğüm günden beri Sarah'ya imrenmiştim. Harry ile yakın oluşuna, mükemmel kişiliğine, başarısına ve güzelliğine. Tıpkı Jane Birkin'e benziyordu yani... Çok güzeldi.

"İyi misin?"

Başımı iki yana salladım.

"Doğru, benimkisi de soru kusura bakma." Sarah geri çekilip yere oturmaya kalktığında yattığım yerden doğruldum ve elimle hafifçe yanıma vurdum. "Teşekkürler." Dedi.

Kabanını ve çantasını kapının arkasına astığını gördüm göz ucuyla. Üzerinde krem rengi bir kazak ve İspanyol paça kot pantolon vardı. Yanıma oturdu ve yönünü bana döndü. Bir şey söylemesini bekledim ama sanırım o da aynısını benden bekliyordu.

"İçeri nasıl girdin?" Diye sordum. Zorlamadığını biliyordum çünkü uyanıktım. Fakat kafamı doğru düzgün çalıştıramıyordum. Şu an bana olmayan bacamdan girdiğini söylese bile başımı sallayıp cevabını kabul ederdim.

Soruma cevap olarak elinde tuttuğunu fark etmediğim anahtarı salladı. "Harry verdi," Dedi iç çekerek. "İşe gitmiyormuşsun iki gündür, iş yerine haber de vermemişsin, sana ulaşamamışlar. İletişim bilgilerinde Harry'nin numarası varmış, seni sormak için aradıklarında da endişelenmiş."

"Ve kendi uğraşmak istemediği için seni mi gönderdi?"

"Öyle olmadığını biliyorsun. Dedi ki belki onu görmek istemeyebilirmişsin, bu yüzden beni gönderdi. Ben de hemen kabul ettim çünkü zaten seni merak ediyordum."

Separation Parade | H.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin