EMMA
Eve dönüş yolunda, Sarah'nın evine, Thomas'ın söyledikleri bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Bunu nasıl unutmuşum? Evet aklım fazlasıyla karışık olabilirdi şu sıralar ama cidden, nasıl unutmuştum?
En azından Harry dün ona yılın Sarah'yı asla yalnız bırakma zamanları dediğinde anlamam gerekiyordu. Bir de tavır yapıp onunla konuşmamıştım, kendimi çok suçlu hissediyordum.
Sarah küçüklüğünden beri zorlu bir hayat yaşamıştı. Sahip olduğu tek aile Harry'nin ailesiydi. Annesi doğumda ölmüştü, ondan sonraki birkaç yıl içinde de büyükannesini kaybetmişti. Onu büyütenler büyükbabası ve babasıydı, doğal olarak da onlara çok bağlıydı. Fakat yıllar geçtikçe, ortaokulda kanserden dolayı dedesini ve son olarak da lisede trafik kazası sonrası babasını kaybetmişti.
Harry'nin bana bunları anlattığı zamanı hatırladım. Sözleşmemize rağmen randevumuza gelmediğinde çok üzülmüştüm, o zaman birlikte değildik ve sadece üniversiteden iki arkadaş olarak, tabi ki ben onu zaten seviyordum, görüşüyorduk.
O da gecenin bir yarısı evimin önüne gelmiş ve konuşmak istediğini söylemişti. Bana Sarah'nın başından geçenleri, nasıl zorlu bir hayatı olduğunu anlatmıştı. O gün, tıpkı bugün olduğu gibi, onu yalnız bırakamayacağını söylemişti.
Harry bütün bunları anlatırken dayanamayıp ağlamıştım çünkü ben de dedemi kanserden kaybetmiştim ve ne kadar zor, yıpratıcı olduğunu biliyordum. O gün evimin önünde Harry beni ağlarken görünce ağlamaya başlamıştı ve ben onu ilk defa ağlarken görmüştüm. Birbirimize sarılıp Harry'nin tanımadığım arkadaşı için olan acısını paylaşmaya çalışmıştık.
Arabayı park edip indiğimde hiç rahat değildim. Utanıyordum. Biliyorum Sarah anlayışla karşılardı ama bu beni bok gibi hissettiriyordu. Çantamı omzuma asıp bedenime bastırdım ve kitabı hissettim. Belki cidden bu moralini biraz düzeltirdi. Daha önce birilerinin Sarah'nın çiçeklerden hoşlandığını söylediğini anımsıyordum.
İçeri girdiğimde tekrar yemek kokusuyla karşılaştım ama bu sefer dünkü kadar şaşırmadım çünkü hazırlıklıydım. Çantamdan, kabanımdan ve ayakkabılarımdan kurtulduktan sonra içeriye adımlamadan kitabı elime aldım.
Harry yine mutfaktan çıktı, Sarah da koltuktaydı ve uyuyordu. "Hoş geldin," Dedi Harry gülümseyerek. Bir şeyleri normale döndürmeye çalıştığını hissedebiliyordum. Konuşmadan ona baktım. Gözlerinin içine, ne kadar üzgün ve pişman olduğumu görsün diye.
Öyle de oldu. Gözlerim dolarken o burukça dudaklarını büktü. "Nasıl unuttum? Bir özür borçluyum ona." Başımı eğdim ve ağlamamaya çalıştım. Harry birkaç büyük adımda yanıma ulaştı ve ben bir şey yapamadan veya diyemeden kollarını etrafıma sardı.
Kolları arasında kaybolurken sarılışına karşılık vermedim. Kitabı tutmaya devam ediyordum. "Eminim Sarah anlayışla karşılayacaktır." Başımı salladım. "Kendini bu kadar üzme."
Geri çekilip kitabı gösterdim. "Belki bu onu mutlu eder. Thomas verdi, Alex'i okuldan götürdüm de." Omuz silktim. Kitabı elimden aldı ve incelemeye başladı. Suratının acıyla çarpılışına şahit oldum.
"Thomas verdi demek." Diye mırıldandı kendi kendine. Başımı salladım. "Vermiştir tabi." Yüzüne bir gülümseme yerleştirdi ama sarsıldığını hissedebiliyordum.
"Bir sorun mu var?"
"Yok, sadece... Lisedeyken bu kitabın başka bir baskısı Sarah'da vardı. Kütüphaneden ödünç almıştı aslında. Elinden bırakmıyordu. Süresi bitince gidip tekrar alıyordu çünkü basımı durmuştu ve ikinci el de bulamıyordu. Thomas ile birlikte saatlerce çiçekleri inceliyorlardı o zamanlar, beni onları etkilediği kadar etkileyemedi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Separation Parade | H.S
Fanfiction'Bundan bir saat sonra, birkaç gün, ay içinde, yıllar geçtikçe neler olacak bilmiyorum fakat hayatın bütün tehlikeleri ve bilinmezlikleri arasında emin olduğum tek bir şey var. Seni seviyorum.' • 22.06.2020 • Kapak / @asharrywas ♡