OB | 1 | Beyazın Siyaha Çalındığı Gece

3.2K 134 1K
                                    

Selam, çiçeklerim! Oyunbozan'ın ilk bölümüyle karşınızdayım.

Sizleri fazlasıyla özledim. Oyunbozan'ı merakla bekleyenler ve bana mesaj atan minnoş okuyucularım; hepinizi binlerce kez öpüyorum. Desteğiniz ve ilginiz benim için paha biçilmez, hayallerimi sizler sayesinde gerçekleştiriyorum.

Biraz beklettiğim için kusura bakmayın canımın içleri. Ama yanımda olduğunuz için de çok teşekkür ederim, umarım sonuna kadar burada olursunuz. Çünkü... Bundan böyle Oyunbozan evreninde olacağız!

NOT; Daha önce diğer versiyonunu okuyanlar Oyunbozan'ın ne kadar karışık olduğunu bilirler. Düzenlenmesi gereken birçok yer olduğu için kurguyu yeniden yazıp düzenledim; konu aynı da olsa en baştan okumanız gerektiğini unutmayın ballar!

Sizleri seviyorum! Keyif almanız dileğiyle...

▫️▪️

Bir kibrit...

Gözlerimin önünde duran ihtişamlı malikâneyi ateşe vermek için ihtiyacım olan tek şey bir kibritti. Ateşi avuçlarımda tutuyordum, karartmıştım gözümü. Yanmaktan ve yakmaktan başka hiçbir şey düşünmüyordum.

Çaktım kibriti. Alev alan küçük odun parçasını önünde durduğum, benzin dökülmüş kapı eşiğine değdirdiğim an taşkın bir sel gibi kabaran ateş, dört bir yanıma yayılmıştı.

İki yana kıvrılan dudaklarımın arasında yerleştirmiş olduğum sigaranın filtresini dişlerimin arasına sıkıştırarak ateşi hâlâ ucunda olan kibritle sigaramı yaktım ve gözlerimi kapatıp içime derin bir nefes çektim. Artık bitiyordu buradaki hayatım. Bu yangınla hepsi bitiyordu.

Arkaya doğru bir adım attım, ince topuklu ayakkabılarımın mermer zeminde çıkarttığı ses ateşin çıtırtılarına karışıyordu. Bugünkü gücüme erişmemi sağlayan gün, zihnimin arasından gözlerimin önüne firar etti. Alevlerin arasında geçmişi görüyordum.

''Burada ne işin var küçük kız?'' diye sordu deri koltuğundan kalkma gereksiniminde bulunmadan.

Kır düşmüş saçlarını arkaya doğru özenle taramıştı karşımdaki adam. Dudaklarındaki kalın puronun ucundaki ateş yüzünü aydınlatan tek ışık kaynağıydı.

''Benim bir adım var,'' dedim sertçe.

Pala bıyıklarının altındaki dudakları alay eder gibi kıvrılırken purosunu kalın parmaklarının arasına aldı. ''Doğru... Nisan Yel, değil mi?''

''Yaşına göre hafızan epey kuvvetli,'' dedim ciddiyetle. ''Doğru, Tamer Yel'in kızıyım. Buraya seni bitirmeye geldim.''

''Sen mi?'' İnanamıyordu. ''On yedi yaşına daha yeni girmiş bir kız beni mi bitirecekmiş? Babana benziyorsun... Özellikle de zekânız tıpatıp uyuşuyor.''

Kısık bir sesle güldüm. ''Ağzından ilk kez düzgün bir söz çıktı,'' dedim ve masasına ellerimi dayadım. ''Ben babamın kızıyım, doğru... Sense birazdan bir hiç olacaksın.''

Dişlerini sıktı.

''Tek bir kelime etmeden beni dinle,'' dedim kısa kesmek için. ''Plansız hareket etmekten haz etmediğim için sana sıra sıra anlatacağım; has adamın, Turgut. Onun sayesinde buldum seni. Kendi halinde mafyacılık oynamaktan ziyade herkesin karşında titrediği bir adammışsın. Ben de Turgut'un seninle çalıştığını öğrendim, sonra ailesinin yanına gittim. Oğluyla tanıştık, arkadaş olduk. Daha sonra Turgut'u takip ederek senin inini keşfettim ve şimdi de karşındayım.''

OYUNBOZANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin