OB | 2 | Lacivert Gözlü Adam

1.5K 94 238
                                    

Selam, Oyunbozanlar! Hızla devam ediyoruz, umarım keyif alıyorsunuz.

Aslında oy ya da yorum sınırı koymak pek benlik olay değil, bu yüzden sizlerden bol bol yorum yapmanızı ve oylamayı unutmamanızı rica ediyorum. :*

Bol bol öpücük!

▫️▪️



Neredeydim?

Günleri, ayları, yılları ve dahi takvimleri ardımda bırakalı çok olmuştu ama nerede var olduğumu unutacak kadar buhranda olduğumu henüz fark edebiliyordum.

Boşluktaydım. Göğsümün ortasına açılan büyük çukur dolmadıkça o boşluğun içinden aşağı düşmeye, durmaksızın dibe ilerlemeye devam edecektim. Benim o boşluğu doldurmam lazımdı. Bunu da bir tek geceleri başucunda beklediğim adam yapabilirdi.

Yıldızlarla dolu devasa gökyüzü... Bu gece gördüğüm en kusursuz lacivert değildi. En güzeli onun gözleriydi, hiç şüphesiz. En kötüsüyse o gözlerin aklımdan çıkmayışıydı. Hem de bir kez olsun gözlerini görmemişken... Ve yıllardır bir defa da olsa göz göze gelmemişken...

Derin bir nefes alarak gözlerimi kapattığım sırada, ''Abla,'' diye bir ses duyuldu oturduğum balkondan.

''Çisem?'' diye cevap verdim kız kardeşime.

''Soğuk değil mi ya?'' dedi ve yanımdaki sandalyeye oturdu. ''Ben donuyorum.'' Titreyerek üzerindeki hırkaya sarılıp esnedi. 

''Neden hâlâ uyumadın?''

''Tuğçe geldi çünkü,'' diye mırıldandı. ''Çok sarhoş... Sen duymadın kapıyı ama ben yatırdım onu salona. Canımın içi... Benimle ya benimle, en yakın arkadaşıyla bile konuşmuyor kaç gündür. Neden bu aralar böyle?''

Ani patlamalarına ses etmeden sessiz bir iç çektim. Nedeni benim, diyemezdim ki. Susmak bazen konuşmaktan daha az can yakıyordu ve sevdiklerimin canına kıyamadığım için ağzımı bıçak açmıyordu.

Ayağa kalkıp Çisem'in omuzunu sıvazladım. ''Kalk hadi, yat sen, bebeğim,'' dedim kısık bir sesle. ''Ben onunla ilgilenirim.''

Uykulu bir hâlde başını salladı ve benimle beraber balkondan çıkıp aşağı kata indi. O, odasına geçerken ben de en aşağı kattaki Tuğçe'nin yanına vardım. Salondaki koltuğa uzanmıştı yüzüstü. Duyulması zor birkaç kelime sayıklayarak bacaklarını sallıyordu.

''Tuğçe,'' diye fısıldadım, uzandığı koltuğun kenarına çöktüm. ''Burada uyuma bebeğim, gel, beraber yatalım.''

''Siktir git,'' dedi homurdanarak.

Sabırsız bir nefes verdim. Eğer inat edersem sonu hiç iyi olmazdı ve bunu en iyi Tuğçe biliyordu. Şu anda farkında olmayacak kadar sarhoş olduğunu düşünsem de inadımın kabarmasını istemediği için hızla yattığı yerden doğruldu.

''Yoruldum artık...'' Aniden yanaklarına süzüldü gözyaşları. Karanlık olan kocaman salonun içinde hıçkırıkları duyulmaya başlarken dizlerini kendine çekip koltuğun köşesine sindi. ''Sen ne istersen onu yapmaktan da... İnadın da yoruldum!''

''Bağırma,'' dedim sertçe.

Yutkundu, gözyaşlarını yuttu. ''N'oldu?'' dedi alayla. ''Halledebildin mi o çok mühim işlerini? Güney Atalay'la buluştunuz mu yoksa? Ne yaptınız? Dur tahmin edeyim... İlk geceden seviştiniz, değil mi? Tam da Nisan Yel'e yakışan bir başlangıç...''

OYUNBOZANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin