OB | 6 | Geçmişten Gerilen İpler

791 54 54
                                    

Tedirgindim. Sırtım bir yay gibi gerilirken gözlerimi karşımdaki kara gözlerden alamıyordum. Zihnimi ele geçiren alkolün varlığı üzerimdeki stresi katbekat arttırıyordu. Ne yapacağımı bilemez bir halde Güney'e baktım. Gözleri benim üzerimde değildi, hatta bana bakmak şöyle dursun ne beni görüyor ne de varlığımı hatırlıyormuş gibi davranıyordu.

''Özlemişim buraları,'' dedi yanımdaki sandalyeye oturan Gazi. ''Çok uzun zaman olmuş bu manzarayı görmeyeli.''

Yutkundum. Birkaç dakika önce sıcaktan terlediğim için çıkardığım şala pişman olmuştum çünkü şu anda masada buz gibi bir hava esiyordu. Gazi'nin burada ne işi vardı?

''Seni tutan neydi?'' diye sordu Güney kan donduran bir ciddiyetle.

Gazi gülümsedi. ''Pek hoş karşılanmayacağımı düşünüyordum,'' dedi ve bana baktı. ''Ama... Yanılmışım. Beklediğimden daha hoş...''

Gözlerimi Gazi'nin kara gözlerinden çekmek istesem de bu mümkün değil gibiydi. Kim olduğumu bildiğini biliyordum.

Geçmişe göre epey değişmişti. Kumraldan siyaha çalan ve kahverenginin koyu bir tonunda buluşan saçları pek de düzenli görünmüyordu. Boyu da uzamıştı. Eskisine kıyasla iri bir adam vardı karşımda. Yüz hatlarında değişiklikler olsa bile gözlerinin hafiften çekik oluşu, kirpiklerinin uzunluğu ve keskin bakışları hâlâ yerli yerinde duruyordu.

Yıllar önceki gibi... Ancak o artık benim için eski Gazi değildi, varlığından rahatsız olma nedenim Güney'e geçmişi anlatma ihtimalinden dolayıydı; beni geren buydu, Gazi değil.

''Henüz seni karşılamış sayılmam,'' dedi Güney, gözlerinde başka bir öfke vardı. ''Hatta en iyi sen bilirsin, Gazi. Benim karşılamalarım senin beklentinden çok daha yüksekte olur.''

Gazi bir karşılık vermedi. Sadece alay eder gibi başını salladı ve sandalyesinde öne kayarak rahat bir pozisyon sergiledi. Saygısızca... Üzerindeki kot pantolon ve kazak bizim yanımızda epey abes kaçsa bile rahatlığı, hatta tabiri caizse gevşekliği tam olarak ona yakışıyordu.

Birkaç saniye bekledikten sonra, ''Görmeyeli değişmişsin,'' dedi Güney'e. ''Yeni huylar edinmişsin kendine... Avukatlarınla özel akşam yemekleri yediğini bilmiyordum, kardeşim.''

''Bu seni ne ilgilendirir?'' dedim pat diye.

Gazi biraz şaşkınlık bolca da memnuniyet barındıran ifadesini gözler önüne sererken, ''Asi...'' dedi bana.

Bu cümlesi beni yıllar önceye geri döndürmüştü.

Okulun arka bahçesinden dışarıya atlamaya çalışıyordum. Gazi aşağıda bekliyordu beni. Benden önce dışarıya atlayıp beni tutacağını söylemişti.

''Eğer düşersem seni de düşürürüm,'' dedim duvarın üzerinde dengeye durmaya çalışırken.

''Saçmalama güzelim,'' diye telkin etmeye çalıştı beni. Hafiften uzamış olan saçlarını arkaya doğru taradıktan sonra, ''Atlamadan bilemezsin,'' dedi. Gülümsüyordu. ''Hadi, Nisan! Öğle arası bitmeden çıkalım şuradan!''

Aşağı baktım. ''Sana güvenmek istiyorum Gazi.''

''Atla artık!''

Daha sözü bitmeden kendimi aşağı bırakmıştım. Gazi'nin kolları bedenimi sardığı zaman hızla omuzlarına tutundum. ''Yine de güvenimi kazanmış sayılmazsın.''

Gülümsedi. Parmak uçlarım yere değse bile hâlâ belimi kavramaya devam ediyordu. Aniden dudaklarını dudaklarıma bastırdığında... Afallamıştım. Bir müddet şokla kalakaldım. Ancak sonra hızla geriye çekildim ve Gazi'yi hızla göğsünden ittirdim.

OYUNBOZANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin