OB | 12 | Bir Günah Gibi

841 50 20
                                    

Selam Oyunbozanlar! Bundan böyle her Cuma yeni bölüm gelecek Oyunbozan'a. Bildirimleri açık tutun çiçekler!

Bol bol yorum yapın lütfen, fikirlerinize değer veriyorum... Keyifli okumalar!

Öpücük, öpücük!

▫️▪️

Sesler... Asla susmayan sesler...

Cayır cayır yanan malikanenin alevleri her yanı sarmıştı. Babamın acı dolu çığlıkları alevlerden daha sıcaktı, yakıyordu beni büsbütün.

Kapının eşiğiyle aramda dört adım vardı, tam dört adım. Kaskatı kesilen bedenimin tek bir uzvunu bile hareket ettiremiyordum. Babam alevlerin içinde çığlık çığlığa yanarak can verirken ben, babama ulaşmak için tek bir adım atamıyordum.

Korkaktım. Beni doğduğumdan beri koruyan, ne zaman düşsem kaldıran, yaralarıma üfleyen, acılarımı dindiren ve her zaman arkamda koca bir dağ olan babamı o yangından çekip alamayacak kadar korkağın tekiydim ben.

Babamın küçük kızı olmayı hak etmiyordum.

Benim yüzümden ölmüştü. Babamı kurtaramadığım için onun katili ben olmuştum.

Yangın büyüdü. Dört bir yanımı sardı alevler. Tüm bedenim baştan aşağı yanarken tenimin hiçbir noktasında acı hissetmiyordum.  Çünkü ateş bedenimi değil, kalbimi yakıyordu.

İrkilerek gözlerimi açtım. Saatlerdir koşuyormuşum gibi nefes nefeseydim uzandığım yatağın üzerinde. Kuruyan boğazımı ıslatmak için yutkundum ve yavaşça dudaklarımı yaladım.

Aklım allak bullak oldu bir an. Gördüğüm rüya zihnimden silinip giderken zamanı ve mekanı kavramakta zorlandım. Birkaç saniye gözlerimi kapatarak zihnimi toparlamaya çalıştım ve yeniden gözlerimi açtım.

Tavandaki aynadan yansımamı gördüğümde nerede olduğumu kavrayabilmiştim. Her zaman olduğu gibi yine Güney Atalay'ın yatağındaydım. Ancak bu kez diğer günlerden farklı olan bir şey vardı.

O da yanımda yatıyordu.

Aynadan gördüğüm yansımasına baktım uzun uzun. Sırtüstü uzanmış, bir elini karnının üzerine, diğer kolunu da kıvırarak başının altına koymuştu ama yüzü bana dönüktü. Gözlerinin üzerimde olduğunu hissediyordum, sağımdan bakıyordu bana, bense onu aynadan izliyordum.

Oda sadece benim tarafımdaki komodinin üzerindeki abajurun loş, turuncu ışığıyla aydınlanıyordu. O küçük ışıkta bile göz alıcıydı.

Altında siyah, bol, eşofmana benzeyen bir şort vardı. Başka bir şey yoktu üzerinde. Bense... Çırılçıplaktım. Üstümde tek bir kumaş bile yoktu, iç çamaşırı bile... Üstelik üstümü örten bir şey de yoktu, yatağın yorganının nerede olduğunu bilmiyordum ki zaten odası her zaman olduğu gibi sıcacıktı. Üşümüyordum, hatta şu an yanıyordum.

Titrek nefesim dudaklarımdan dışarıya salınırken bedenimin belirli bölgelerindeki sargıları görebilmiştim. Daha fazla aynayı izlemek yerine yüzümü sağ tarafıma çevirdim.

Göz göze geldik.

Yüzünde biraz yorgun, biraz da yumuşak bir ifade vardı. Düzenli nefesler alıp veriyordu ve dudakları düz seyrini koruyordu. Ama lacivert gözleri... Gözlerime değdiği an öyle bir parlamıştı ki, sihri yine beni büyülemişti.

"Eğer sihir yapmayı biliyorsan bana söyle," diye fısıldadım pürüzlü sesimle. "Söz, kimseye söylemem, aramızda kalır."

Birkaç saniye ne saçmadığımı idrak edemediği için kaşları çatılır gibi oldu ama sonra dudakları hafiften kıvrıldı.

OYUNBOZANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin