OB | Özel Bölüm | Oyunbaz

225 11 0
                                    

Selam çiçeklerim! Oyunbozan'ın ikinci kitabıyla karşınızdayım. Bölümleri daha önce (30. bölüme kadar) yayımlamıştım ancak dün gece Wattpad'de bir sorun oldu, ikinci kitabın bölümleri aniden silindi. Bu yüzden yeniden yayımladım tüm bölümleri. Okunma sayım düştüğü için biraz üzülsem de yeni bölüm bildirimlerini gördüğünüzde ikinci kitabın bölümlerine yeniden oy verirseniz çok mutlu olurum bal okuyucularım. (Güncelleme tarihi; 19.02.2024)

Seviyorum sizleri, öpücük!

Keyifli okumalar...

NOT: Bu bölüm Güney Atalay'ın ağzından yazılmıştır! 🖤

▪️▫️

Parmaklarımın arasında çevirdiğim gri, uçlu kalemdeydi gözlerim. Kalemin tırtıklı kenarlarında parmaklarımı gezdirdikten sonra siyah gömleğimin göğsündeki cebe yerleştirdim. Viskimi kafama dikip başımı oturduğum koltuğun arkasına yasladım ve gözlerimi kapattım. Baş ağrımı geçirmek için şakaklarımı ovalamaya başladım.

"Çok içiyorsun diye böyle ağrıyor her yerin," dedi Hicran. "Biraz abla sözü dinle, içme bu kadar."

Yavuz sinirli bir nefes verdi. "Oyna hadi gülüm ya! At şu zarları artık! İki saattir ne düşünüyorsun anasını satayım? Satranç değil, tavla oynuyoruz, tavla."

"Tavlayı kafanda kırarım Kerkenez," dedi Hicran alayla.

"Oynamazsan ben kıracağım tavlayı," dedi Yavuz gülerek. "Ama tabii kafanda değil, götüm yemez."

Hicran da güldü. Viskimi kafama diktim ve yüzümü sıvazladım. Salonda derin bir sessizlik oluştu. Yalnızca zarların ve tavla taşlarının sesi duyuluyordu.

"Onu mu düşünüyorsun yine?" diye sordu Hicran.

Cevap vermedim. Gözlerimi kapalı tutmaya devam ettim. İster istemez onu ilk gördüğüm gece düştü aklıma.

Hızlı adımlarla geniş koridorda yürüyordum. Koridorun sonundaki kapının önünde durduğumda kapının önünde bekleyen adam, şaşkın gözlerle bana baktı. Gözlerimle, aç, der gibi emrettim. Kapıyı açtı. Burnuma dolan puro kokusu genzimi yakarken loş ışıklı odanın içine girdim ve bir selam bile vermeden masanın önündeki sandalyeye oturdum, rahatça yerleştim.

Hakan'ın suratındaki ifade değişti, sertçe yutkundu. Konuşamadı bir müddet.

Odanın içinden bir yerden kısık sesli bir müzik sesi geliyordu. Dikkatimi çekmişti. Bakışlarım sesin geldiği yönü bulduğunda tek kaşım istemsizce havaya kalktı.

Genç bir kız, yüzünün önüne düşmekte olan ısrarcı sarı, uzun saçlarını bıkmadan, usanmadan kulağının arkasına sıkıştırmaya çalışarak eğildiği masanın üzerindeki test kitabına kızgın bakışlar atıyordu. Kulağındaki kulaklıktan dışarıya yayılan hafif müzik sesi eşliğinde test kitabına bir şeyler karaladı, ardından sabırsız bir nefes verdi. O kadar odaklanmıştı ki, odaya birinin girdiğini fark etmemişti bile. Üstelik ışık kısıktı, loştu; nasıl test çözebiliyordu?

Küçüktü henüz. Kaç yaşındaydı ki? On yedi? Belki on sekiz?

"Üniversite sınavına hazırlanıyor," dedi Hakan, dikkatimi çeken kızı izlediğimi fark etmiş olacak ki. "Avukat olacak kızım."

Gözlerimi, gözlerine çevirdim. "Kızın?"

"Öyle," dedi başını hafiften eğerken. "Öz kızım gibidir. Benim için herkesten daha kıymetli."

OYUNBOZANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin