OB | 2 - 23 | 18 Şubat

493 35 18
                                    

Ben geldim ballar! Hemen aksiyona ve entrikaya girmek ya da Nisan'la Güney arasındaki buzların eridiği sahneleri atlayarak zaman geçişi yapmak çok yersiz olacağı için bu bölüm, yine bir önceki bölüm gibi durgun, sakin ve çekişmeli bir bölüm oldu.

Nisan yıkıldı, Oyunbozan devrildi... Her şeyin hemen eskisi gibi olmasını beklemeyin çiçeklerim ama ben sabırsız biri olduğum için bir sonraki bölümde ansızın, pata küte aksiyona ve entrikaya giriş yaptım. :')

Keyifli okumalar ballarım, bol öpücükler...

▪️▫️

Bornozuma sarılıp banyodan çıktıktan sonra odama doğru ilerlemeye başladım. Aşağıdan gelen kahkahayı duyduğum zaman adımlarım durdu. Kaşlarım çatıldı, çünkü kahkaha atan kişi Güney'di.

"Bana boşuna kızıyorsun, özlediysen çık gel," dedi keyifli, güleç sesiyle.

Şaşırdım. Hatta irkildim. Hızlı ancak sessiz adımlarla merdivene yaklaşarak tırabzanlardan eğildim ve aşağı baktım. Güney bir alt kattaydı, kulağında telefonla aşağı iniyordu.

"Tabii ki ben de özledim," dedi telefonda konuştuğu kişiye.

Kafam attı. İstemsizce seğiren gözlerimi kapatarak içimi yakan bir nefes aldım. Bir an bile düşünmeden peşinden aşağı inmeye başladım.

"Bu arada senin için yaptığım kolye eline ulaştı mı?" diye sordu Güney.

Kolye mi? Kime kolye yapmıştı?

"Beğendin mi?" diye sordu bu kez de. Sesinden gülümsediği anlaşılıyordu. Birkaç saniye karşı tarafı dinledikten sonra, "Aslında ben tam bugün, yani 14 Şubat'ta eline ulaşsın istemiştim, ancak bir gün erken gelmiş," dedi. "Suçu kargo şirketine atarak azarlarını dinlemeyi reddediyorum."

Göğsüm cayır cayır yandı ama o keyifli bir kahkaha daha attı. Parçaları birleştirmek zor değildi; bir kadına sevgililer günü için kolye yaptıysa o kadın sevgilisinden başkası olamazdı. Merdivenlerden aşağı adımlayan ayaklarımın titrediğini hissetsem de peşinden gitmeye devam ettim. Salona indiğinde merdivenlerin başında durdum.

Hala gülüyor, telefondaki kadına bir şeyler söylüyordu ama ben artık onu duymuyordum. Öfkeden, acıdan titreyerek öylece ayakta dikiliyordum.

Başka bir kadına aşık olduğu düşüncesi beni yerle bir ederken göğsümdeki sıkışıklık yüzünden nefesim kesildi. Aşkından delirdiğim adam bana değil, bir başkasına aşıktı. Üstelik bu adam beni kullanmış, intikam almış, yerle bir etmiş, acıdan kıvrandığım bir evliliğe hapsetmiş ve en önemlisi de beni hiçbir zaman sevmemişti.

Bana dokunduğu gibi o kadına dokunduğunu hayal ettim. Öpmek için yanıp tutuştuğum dudaklarının başka bir kadının bedeninin her zerresinde dolaştığını... Üstelik bunu, bana yaptığı gibi sıradan bir arzuyla değil, aşkla harmanlanmış bir tutkuyla yaptığını düşündükçe çıldıracak gibi oldum.

Lacivert gözleriyle yaptığı sihri o kadının gözlerine bakarak yaptığı düşüncesi yalpalamama neden oldu. O kadına yaptığı sihir bana yaptığı gibi bir aldatmaca değildi ki... Gerçekti. Belki defalarca kez, seni seviyorum, demişti. Kim bilir kaç gece onunla uyumuştu. Saçlarını koklayarak, boynunu öperek uykuya dalmıştı.

Ben gecelerce onun özlemiyle kıvranıp uyku bile uyuyamazken o, başka bir kadını bana asla ait olmayacak göğsünde uyutmuştu.

Gözümden damlayan yaş çeneme süzüldüğünde geri dönmek için zor da olsa bir adım attım. Sonra aniden durdum. Acımın yerini büyük bir öfke esir aldı. Gözüm karardı, kafam attı.

OYUNBOZANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin