Asiye
Bir hafta geçmişti olaylı geçen maçtan bu yana. O gün doruğu hep beraber hastahaneye götürmüştük. Üzerinden bir hafta geçmesine rağmen inanmadığım bir olaydı. Oğulcan Doruğa teklifde bulunmuştu. Omuzu sakatlandığı için araba sürmesi zor olacağı için onu arabasıyla bırakmayı istemiştik. Melisa da bu teklifi desteklemişti. Doruğa baktığımda ise biraz düşünüyor gibi bir hali vardı. Kabul etmese kızmayacaktım hatta anlayış gösterirdim. Sonuçta güzel bir başlangıçları yoktu. Oğulcan onun arabasını çizen kişiydi sonuçta.
Bi kaç saniye sonra Doruk cebninden anahtarını çıkarıp Oğulcan'a doğru atmıştı. Bu yaptığını beklemeyen ben önce şaşkınlık ama sonra da kocaman bir gülümseme ile bakmıştım sevdiğim adamın gözlerine. O da aynı gülümseme ile bana bakıyordu. Değişmeye, güvenmeye, anlamaya başlıyordu Doruk.
Arabaya binmiştik ve hastahaneye doğru yol almıştık. Arabayı Oğulcan kullanıyordu melisa da yanında oturuyordu. Ben, Doruk ve Aybike de arkadaydık. Ömer ve Ayşe de beraber geliyorlardı.Hastahaneye geldiğimizde doktor film çekmişti ve yüzü gülerek şanslı olduğunu söylemişti. Çıkığın çok ters bir yerden olmadığını söylemişti. En geç iki aya eski haline dönebileceğini söylemişti. Ama bir hafta boyunca koluna askılık vemişlerdi. Sonrasında ise çok yormadan yavaş hareketler ile devam edecekti. Doruk doktorun dedikleri ile yüzünü atmıştı. Bunu ben dahil odadaki herkes fark etmişti.
Korkmaya çekindiği soruyu herkesten önce Ömer sormuştu."şey doktor bey, arkadaş okulun basket takımının kaptanı iki hafta sonra da önemli bir maçımız vardı. Orada oynaması mümkün değil mi"
Doruk erdiği başını kaldırıp doktora umutla baktığında içimin cız ettiğini hissetmiştim.
"şöyle ki iki hafta sonra oynasan da eski performansın ile oynayamazsın. Üstelik en ufak bir sakatlık da bu sefer daha şanslı olamazsın. Ağır sakatlık yaşayıp da ömür boyu oynayamazsın"
Doruk umut dolu bakışlarını yere eğdi ve derin bir nefes alarak başını geri kaldırmıştı. Konuyu değiştirerek ve Ömer'i göstererek konuşmaya başladı.
"şey arkadaş da maç sırasında düştü. Epeyde kötüydü bir de ona bakarsanız"
"tabi, nasıl düştün delikanlı"
Doktor bakışlarını ömer çevirdiğinde ömer itraz etsede hepimizin baskılarıyla kabul etmişti. Doruğa hemen geri geleceğimi söyleyip ömerle beraber gitmiştik. Maçda ağrı kesicinin etkisiyle ağrısını hissetmemişti ama etkisi geçmeye başlayınca ayağına basmakta zorlanıyordu.
Ömer'in çok şükür kemiğinde sorun olmamıştı ama sert düştüğü için et ezikliği olmuştu.🌷🌼
Bu bir hafta boyunca ben derslerde notlarımı sıkı almıştım ve hergün Doruk için fotokopi çekiyordum. Çünkü sakatlanan kolu sağl kolu olduğu için yazı yazmıyordu. Bir de tabi öğle aralarında yemek yerken ben yediriyordum. Bir keresinde kafede yedik, ilk ve son olmuştu zaten. Abimin bakışları yüzünden Doruk aç kalmıştı. Sonuçta ne olursa olsun göze çarpıyordu.
Bizde yemeklerimizi alıp ya bahçede ya da bulduğumuz boş bir sınıfta yiyorduk.
Doruk bu yemek yedirme işinden epey keyif alıyordu. Çünkü çoğu zaman başbaşa kalıyorduk ve beyefendi beni rahatça izleyebildiği için çok mutluymuş.
Hatta bir gün okulda kuru kuru sadeviç yiyor diye evde hazırladığım çorbada bir kaba koymuştum. Yanına da çikolatalı bir kek yapmıştım. Okulda boş bulduğumuz bir sınıfta yemiştik. Doruk ona uzattığım çorbaya ağızına aldıktan sonra
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌼AsDor🌷
FanfictionAsiye ve Doruk, hayal olacak kadar güzel bir hikayeniz varken, hayal olarak kalmaması gereken yaşanması gereken anılarınız olmalı diye düşündüm. Belki şu kırık kalemimle size güzel şeyler yaşatabiliriz. Sarı lalelere aşkla bakan kız ve onun aşk dolu...