Doruk
Dönem başlayalı neredeyse 2 ay olmuştu. Bu sürede zaman o kadar hızlı geçiyordu ki. Sürekli okul ve alışveriş arasında geçiyordu zaman. Düğün hazırlıkları göründüğü gibi değilmiş hiç. O kadar yorucu bir işti ki. Bazen sabahları okula gitmek işkence gibiydi.
Hatta bir ara izin almayı bile düşündüm ama bu hafta sonuna maçımız vardı. Koç olarak da izin alınacak en son zamandı sanırım.
Ha birde bu süreçte harcadığımız paraların haddi hesabı yoktu. Annem sürekli bir şeyler çıkarıyordu alınmasını gereken. Onu kırmadan isteklerini alıyordum. Aslında gereksiz şeyler de değillerdi hepsi ihtiyaçtı ama para konusunda yetişememek artık biraz zoruma gitmeye başlamıştı.Maç günü gelip çattığında takıma gerekli motivasyonu ve gazı vermiştim.
Halka şeklinde durduğumuzda ellerimizi ortada birleştirip
"en büyük takım"
"biziz"
"biz kimiz"
"en büyük takım"
Çocukların bağırarak söylediklerine gülümsedim. Hepsinin onuzlarına vurarak 'haydi gösterin kendiniz' demiştim.
Maç tam istediğim şekilde devam ediyordu. Barış çok güzel bir kaptan olmuştu. Kaan hoca ona geçen sene çok bencil oynadığını söylemişti ama şuan izlediğim barış gayey güzel bir kaptanlık sergiliyordu. Hatta öyle ki kendisine ait bir basket yoktu neredeyse. Hep ortamı kurup arkadaşlarına pas atarak oynuyordu. Skor 65-43 ilerlerken ben çocuklara heo gaz vermeye devam ediyordum. Arkama tribünlere baktığımda asiye ile göz göze gelmiştim. Bana elleri ile öpücükle göndermişti. Bu haline tebessüm etmiştim. Geri maça odaklandığımda gülüşüm yüzümden düşmemişti.
Son saniyelere girmiştik artık ve skor çok güzeldi. 103-89 du.
Ve son düdük çaldı. Maçın hakemi yanıma gelerek beni tebrik etmişti. Bende karşı takımın koçunu tebrik etmiştim. Elime tutuşturulan kupayı alıp koşarak sahaya gitmiştim. Bizim çocuklar hepsi birbirine sarılarak zıplıyorlardı. Bir anda hepsi bit olup barışı havaya kaldırmışlardı. Barış o kadar mutluydu ki, onun bu hallerine bende gülmüştüm. Kupayı ona uzattığımda bana minnettar bir şekilde güldü."tebrikler aslanlarım. Sizlerle gurur duyuyorum"
Sonrasında çekilen fotoğraflarla bitirmiştik. En son çekilen resime kalbimi bırakmıştım. Barış ortada sağında annesi solunda da elif duruyordu. Hayatında en değer verdiği iki kadınla olan resmi çok anlamlıydı.
🌷🌼
Harika geçen bir basket maçının sonunda eve mutlu bir şekilde dönmüştüm.
Cebimdeki anahtarı çıkarıp tam kilite sokacaktım ki yerde yatan zarf dikkatimi çekti.
Eğilip zarfı elime aldığımda üzerinde sadece 'Doruk Atakula' yazıyordu.
Kapıyı sa açarak elimdeki zarf ile içeri girdim. Koltuğa oturduktan sonra merakla zarfı açmıştım."Atakul inşaat'ın kurucusu Akif Atakul tüm mal varlığını tek varisi olan oğlu Doruk Atakul'a miras olarak bırakma kararını verdi. Ayrıca Akif Atakulun şirketteki pozisyonu da oğluna devredildi"
Okuduklarıma inanamayıp bir kaç kez daha okumuştum. Altında da ise bir kaç banka hesap bilgisi vardı. Mektubun gerçekliğine hala inanamıyordum. Beklediğim bir şey değildi çünkü.
Çalan telefonum ile dikkatim dağıldı ve telefonu elime aldım. Arayan numara kayıtlı değildi. Çok düşünmeden açmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌼AsDor🌷
FanfictionAsiye ve Doruk, hayal olacak kadar güzel bir hikayeniz varken, hayal olarak kalmaması gereken yaşanması gereken anılarınız olmalı diye düşündüm. Belki şu kırık kalemimle size güzel şeyler yaşatabiliriz. Sarı lalelere aşkla bakan kız ve onun aşk dolu...