Doruk
"kanka, şimdi Aybik ile konuştum da. Akşama Orhan amcalar gelecekmiş. Yani Asiye'yi ömer ve kadir den istemek zorunda kalmayacaksın"
Yarım saattir aynanın karşısında bağlamaya çalıştığım kravatı hala bağlayamamıştım. Berkin verdiği habere sevinsemde anlık aklıma gelenler ile biraz hüzünlendim.
"güzel oldu ama sen, ben ve melisa olmamız biraz kötü oldh sanki."
Berkin de benim gibi düşünmesine tebessüm ettim. Hala bağlayamadığım kravatıma da sinirlenmiştim zaten.
En sonunda pes edip kravatı iki yana bıraktım. Arkamda yansımama bakan berke dönüp ellerim belimde konuşmaya başladım."sağolasın berk, zaten gerginim. Melisa gelmedi daha, şu lanet kravatı da bağlayamadım. Oğlum biz ne yapacağız lan. 3 kişi gitmek çok tuhaf kaçacak."
"kanka valla orhan amcaları duyunca bende tuhaf buldum bizi ama, yok mu oğlum senin tanıdığın birileri ya da"
"ya da ne"
"şey, Nebahat teyzeye mi haber versen"
"saçmalama oğlum çağırayım da en güzel günümü berbat etsin demi"
Hissettiğim garip bir duygu vardı içimde. Bugün belkide yaşayabilecğim en güzel en özel hissi yaşayacakken şuan içimde bir yerlede bir şeyler eksikti. Annem ve babam hayattaydı ama şuan sanki yetim ve öksüz gibi kardeşim ve en yakın arkadaşım ile kız istemeye gidecektim. Başımda bir büyük olmadan.
Çalan kapıyı berk açmaya gitmişti bende tekrar kravatın yakalarından tutup bağlamaya çalıştım. Gelen melisaydı. Melisa yanıma gülerek gelip kravatı ellerimden çekip kendi bağlayama başladı.
"hala kendi kravatını kendin bağlayamıyor musun Doruk. Allah aşkına kaç yaşına geldin."
"ne yapayım sevmiyorum şu kravatı. Zaten bundan sonra da öğrenmesem de olur. Asiye'm takar"
"ıyyy kanka hala aşk kuşları gibisin vallahi midem kalktı"
Aynadan berkin suratına baktım.
"sus lan, seni Aybikeye söylerim görürsün."
Berk ellerini havaya kaldırarak gülmüştü. Arkadaki yatağıma oturmuştu. Melisa da kravatı bağlamıştı. Aynadaki yansımama baktığımda son kez saçlarımı da düzelterek ceketimi giydim. Melisa ve Berk de karşımda dikilip hazır olduklarını gösterdiler. Tam kapıdan çıkacağımız sırada çalan kapı ile şaşırdım. Kimseyi beklemiyorduk.
Açtığım kapının ardından gerçekten beklemediğim bir yüz vardı."Bergüzel hanım. Sizin ne işiniz var burada"
"oh çok şükür geç kalacağını diye ödüm kopmuştu. Neyse ki yetiştim size"
Karşımda görmeyi bekleyeceğim bir isim değildi gerçekten. Ben hala şaşkınlıkla bakarken sağ taraftan barışın kafası son taraftan da elifin kafası çıkmıştı. İkisi de gülüşerek bize bakıyorlardı.
"Asiye hocam aradı. İsteme töreniniz olacakmış. Başınızda bir büyük istersiniz, kendinizi sahipsiz sanmanızı istemediğini söyledi. Benden de sizin büyüğünüz olarak gelmemi rica etti. Tabi sizde isterseniz Doruk hocam"
Bergüzel hanımın kurduğu cümlelere karşı duyduğum minnet, şaşkınlık, hayranlık her şey çok başkaydı. Asiyenin bu kadar çok beni düşünmesi beni çok farklı duygulara itiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌼AsDor🌷
FanfictionAsiye ve Doruk, hayal olacak kadar güzel bir hikayeniz varken, hayal olarak kalmaması gereken yaşanması gereken anılarınız olmalı diye düşündüm. Belki şu kırık kalemimle size güzel şeyler yaşatabiliriz. Sarı lalelere aşkla bakan kız ve onun aşk dolu...