Tonight we are in our heart."

353 23 0
                                    

"Peki anlatırsın da bu neydi şimdi ben niye sonda öküz oldum sen niye enayisin beni affettiğin için?"
"Yani Serkan herkes affetmez bunları ama ben cebime koyup yaşamak istediğim için yaşadım, yaşıyorum."
"Eda sana ne kadar acı çektirdiğimi biliyor-"
"Hayır Serkan bilmiyorsun senin önünde bile büyük acılar içindeyken sen yokken o 2 ayda hatta geldikten sonra da devam eden çırpınışlarımı bilmiyorsun. Ben gelmene bile gece gündüz şükrettim beni hatırlamamanı Selin'e aşık olmanı bir kenara koyup varlığından güç aldım. Varlığına sevindim her şeyi bir kenara bırakıp beni hatırlamasın yeter ki yaşasın önemli değil yaşaması yeter dedim böyle avutmaya çalıştım kendimi ama ne kadar acı çektiğimi benden başka kimse bilmiyor. Uyku uyuyamaz oldum uyusam rüyamda sen uyansam aklımda sen halüsinasyonlar falan"
"Eda bu yaşadıklarını sana unutturamam acısını hiç yaşamamış gibi olmasını sağlayamam ya da başka bir şey ama bundan sonrası için sana acı çektirmeyeceğime söz veriyorum."
"Söz verme sadece söyle sen tuttuğun sözleri tutarsın çünkü tutamayınca-"
"Tutamadığım bir sözüm olmayacak Eda, bak bu yaşadıklarını telafi edemem mümkünatı yok ne kadar özür dilesem az ama bundan sonra geleceğini daha güzel yapmaya çalışacağım elimden gelen her şeyi yapacağım"
"Tamam önemli değil zaten bitti her şey bak şuan burdayız beraberiz"
"Seni seviyorum Eda Yıldız"
"Duygularımız karşılıklı Serkan Bolat"
"Vay be nerden nereye ilginç değil mi?"
"Fazlasıyla ama ne olsa da senden nefret ediyorum Serkan Bolat!"
"Duygularımız karşılıklı hanımefendi, her n'olsa da"
Biraz daha öyle durup en saçma şeylerden bile sohbet ettikten sonra hem hava karardı hem soğumuştu.
"Üşüdün mü sen"
"Biraz"
"Dur geliyorum"
Serkan içeriden kalın bir örtü alıp gelmişti ayrıca hırkamı da getirmişti.
"Hırkanı giy bunu da omuzlarına koyarız tamam mı"
"Bu baya büyük değil mi yalnız"
"Tamam işte Eda sadece bir yerin üşümedi ya"
"Doğru"
Hırkamı giydim battaniyeyi de örttüm.
"Dur geliyorum ben sen biraz takıl azıcık işim var"
"Hani iş yoktu burada"
"Öyle bir iş değil zaten sevgilim başka iş görürsün"
Yaklaşık kırk, elli dakika sonra Serkan yere koyduğumuzda yetişebileceğimiz küçük bir masa sonra elinde iki tabak soslu makarnayla geldi ve son olarak şarap ve kadehlerle.
"Ne ara yaptın ya sen bunları."
"O da Serkan Bolat sırrı, e hadi yiyelim çünkü acıkmışsınız diye duydum"
"Nerden biliyorsun açıktığımı"
"Bu saatler de hep acıkıyordun çünkü nişanlıyken daha doğrusu sahte nişanlıyken aklımın bir ucuna attığım bir bilgi işte"
"Vayy var mıydı robot Bolat'ta öyle şeyler"
"Aşk olsun Eda dediğim gibi robotların da duyguları var"
Güldükten sonra yemeğimizi yemeye başladık.
"Eda"
"Buyur benim"
"2 kadeh bile sana fazla aslında da-"
"Yoo eee"
"Üçüncüyü içmeyeceksin"
"Yo sen niye karışıyorsun dokunmuyor canım istedi"
"Dokunmuyor?"
"Yooo bana değil sana dokunuyo Serkan Bolat sana"
"Bana ne zaman dokunmuş"
"Selin sendeyken benle konuşmak için beni gece yarısı çağırıp Selin'i yolladığın gün dokunmuştu mesla"
"Mesla?"
"Mesla."
"Mesla ne demek sevgilim"
"Ee mesla işte örneğin gibi bir şey"
"Mesla değil yalnız o mesela"
"Neyse ne"
*Serkan'dan*
Eda'nın bu halleri hem komik hem çok tatlıydı gülüşlerimiz birbirine karışırken Eda'nın dördüncü bardağını döktüğünü gördüm.

To be contuined...

n e m y s ı sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin