2. Bölüm "Birlikte Olmak"

46.3K 2K 1K
                                    

Kimse yazmadan söyleyeyim, makarna yapmayı bilmiyorum. Lütfen makarna nasıl yapılır diye yazmayın ya...

(Düzenlendi.)

Hani bazı insanların çabucak yanımızdan uzaklaşması için her söylediklerini onaylar, sonra da kendilerini bir şey sanarak üste çıkmalarına sebep olurduk ya, şu anda tam olarak bu durumu yaşıyordum.

Fantastik kitaplar okumayı, filmler izlemeyi severdim. Ancak sadece bununla yetiniyordum. İlerisi yoktu. Evime kurt adam olduğunu iddia eden bir yabancıyı alacak değildim.

"Ne?" diye sordum, şaşkınlığın verdiği bir sinirle.

Gülümseyip gözlerini kapattı. Kafasını aşağı yukarı salladı. Gözlerini açıp "Seni ikna edene kadar burada kalıyorum," dedi.

"Hayır." Şaşkınlığımın yerini yavaş yavaş öfkem alıyor, birazdan iyi şeyler olmayacağını bana bildiriyordu. "Hayır. Asla olmaz."

Kaşlarını kaldırıp "Neden?" diye sordu.

Aniden ayağa fırlayıp üzerine doğru yürüdüm. "Sen aklını mı kaçırdın? Gelmiş burada bana insan olmadığını söylüyorsun! Beni götürmek istiyorsun! Bir kardeşim olduğunu da unutmamalıyım! Bir de hiçbir şey olmamış gibi burada kalacağım diyorsun!" İşaret parmağımı kapıya doğrulttum. "Defol git buradan!"

İki elini havaya kaldırıp "Sakin ol küçük kelebek," dedi. Bana böyle söylemesi sinirlerimi daha da çok bozarken, o yakınlığımızdan yararlanıp bileklerimden tuttu ve beni yanına oturttu. Bileklerimi bırakmadan önümde diz çöktü. "Bana ihtiyacın var." Bileklerimi ondan kurtardım fakat bir şey söylemedim. Çatık kaşlarım ile konuşmasına devam etmesini bekledim. "Senden haberdar olan sadece benim sürüm değil."

"Gerçekten bu kurt saçmalığına inanacağımı mı düşünüyorsun?"

"İnanmıyor musun?" diye sordu, kaşlarını kaldırarak. Yüzümdeki ifadeyi gördüğünde sert bir nefes verdi. "O zaman evine aldığın kurt nerede?"

"Belki de o sadece bir köpekti." Kaşlarımı çattım. "Senin köpeğindi. Ben çöp atmak için dışarı çıktığımda onunla yer değiştirdin. İnandırıcı olması için de kendini yaraladın."

Bana dik dik baktığında, anlattığım olay örgüsünü sorguladım. Kulağa fazla saçma gelmiyordu. Hatta ihtimaller arasında, mantığa en çok uyan buydu.

"Bu yara," dedi elini karnındaki sargı bezinin üzerine koyarak. "Sence bir köpeğin eseri mi? Bu pençe izlerini bir köpek mi yaptı?"

"Belki iri bir köpek-"

Lafımı bölünmesine sebep olan şey, gözlerinde gördüğüm hareketlilikti. Önce mavileri kayboldu. Ardından gözünün beyazı tamamen siyaha boyandı.

Kalbim korkuyla atmaya, nefeslerim hızlanmaya başlarken, gözleri eski hâline döndü ve ifademi gördüğünde, bu durumdan hoşlanmıyormuş gibi gözlerini kaçırdı.

Derin bir nefes alıp "Bak, sen belki kurt olmayabilirsin ama içinde bir güç olduğunu düşünüyoruz," dedi. Konuşmama izin vermeden devam etti. "Biraz erken tanıştığımızı söylemiştim. Hatırlıyor musun?" dedi. Zorlukla afamı salladım. "Bunun sebebi seni korumamdı. Bizden önce davranıp sana ulaşmışlar. Yaralanmamın sebebi seni korumaya çalışmamdı," dedi. İçimi inanılmaz bir pişmanlık duygusu kaplarken, yutkunma ihtiyacı hissetmiştim. "Normalde çabuk iyileşirdim. Hatta iz bile kalmazdı. Ama düşmanlarımız sadece kurt değil." Bakışlarını tekrar yüzüme çıkarttı. "Beni yaraladıklarında, kendimi henüz toparlayamamıştım ve bunu fırsat bilip, kurtboğan yutturdular bana. Sonra da sen geldin işte..."

Kanlı Ay | Tamamlandı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin