"Masum"

14.5K 1K 211
                                    

Yüzüme vuran güneş ışığı ile, yüzümü buruşturdum. Kafamı, üzerinde olduğum sıcak bedene bastırdım. Büyük elleri, saçlarımda dolaşıyordu.

"Annemden hep nefret etmiştim." diye fısıldadı. Nefesini yüzümde hissediyordum. "Aslında bir suçu yokmuş. Beni korumaya çalışırken ölmüş. Öldürülmüş."

Gözlerim kapalıydı. Ama uyumadığımı biliyordu. "Şimdi de kendimden nefret ediyorum."

Gözlerimi açtım ve kafamı kaldırdım. Yüzlerimiz yakın bir şekilde dururken, "Neden?" diye sordum.

Belki de bunu sormam saçmaydı. Belki de ona, benim için mükemmel bir insan olduğunu söylemem gerekiyordu. Belki de bana iyi gelen tek kişinin o olduğunu öğrenmeliydi.

Ama hâlim yoktu. Kendimi açıklamaya çalışmaktan yorulmuştum. Başkalarına teselli vermekten yorulmuştum. Nefes almaktan yorulmuştum.

"Çünkü inandım." Gözümün önüne gelen bir kaç tutam saçı, kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Sorgulamadan inandım."

"Bu kendinden nefret etmen için yeterli bir sebep değil."

"Sen?"

"Ben ne?"

"Sen kendini seviyor musun?" Yüzüne boş boş baktım. "Hayır mı? Neden?"

"Sevilecek bir yanım mı var?" Kaşları havalandı. "Sevselerdi, çöp kutusuna atmazlardı."

"Bir kaç aşağılık kişi yüzünden bunu düşünmen çok saçma." dedi.

"Bir kaç aşağılık kişi yüzünden bunu düşünmen çok saçma." dedim. "Sen hiç kimsenin nefreti olamazsın. Sen sevilmeyi hak ediyorsun."

Bakmaya devam etti. Fakat yüzündeki ifade, konuşur cinstendi.

Dudaklarını ıslatıp, "Sadece sen böyle düşünüyorsun." diye fısıldadı.

"Yeterli değil mi?" diye sordum.

"Yeterli." dedi.

Çenemi, göğsüne yasladım ve onu seyretmeye başladım. Aynı şekilde bana bakıyordu.

"Neden konuşmuyorsun?" diye sordu.

"Ne konuşacağım?"

"Görmezden mi geleceğiz?" Bir şey demedim. "Dün akşamı görmezden mi geleceğiz?" diye tekrar etti.

"Ben bu zamana kadar her şeyi görmezden geldim. Ama geçmişimi, asla." Boğazını temizledi. Bazı şeyleri merak ediyordu fakat sormaya çekiniyordu. "Sormak istediğini sorabilirsin." diye fısıldadım.

Bir süre bekledikten sonra, "Ne kadar sürdü?" diye sordu.

"Beş yıl."

Çenesi kasıldı. Derin bir nefes alıp, saçlarım ile oynamaya başladı. "Annen..."

Gözlerimi kapattım. Titrek bir nefes verdim. "Beni on bir yaşımdayken evlat edindiler. İlk gün üvey babamdan kaçtım. Seninle tanıştığımız gündü. O günden sonra annem, onun bana dokunmasına izin vermedi. Ama kendisi zarar gördü. Gözlerimin önünde... Ne kadar süre bunu çekti bilmiyorum. En sonunda dayanamadı. Psikolojik olarak kaldıramadı. Hatırlamıyor." Biraz bekledim. "İki haftam annemi izlemekle geçti. Bir yandan da yemek yemeye çalışıyordum. İki haftanın sonunda..." Sessiz kaldım. Ama o anladı.

Gözlerimi araladım. Dişlerini sıkıyordu. Boşta olan eli yumruk şeklindeydi. Eline baktığımı görünce, derin bir nefes aldı. "İsmini söyler misin?" diye sordu. Sesinden bile öfkeli olduğu anlaşılabiliyordu.

"Ne yapacaksın?"

"Elimden geleni."

"Bir avukata söyleyemeyeceğim kadar pis işler yaptım."

Kanlı Ay | Tamamlandı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin