Gececi tayfa burada mığ?😀 Hazır elimde varken atayım dedim.
Başlamadan oy verin bakalım.😌💘
"Abla bej rengi şalımı sen mi aldın ya?!" Dedim şal kutumu karıştırırken.
Ablam odaya girince ona döndüm.
Bir saniye.
Başında ki benim şalım mıydı?
Evet evet, kesinlikle aradığım krem şalımdı o."Malesef ben taktım ablacım." Dedi yüzünde ki tatlı zannettiği gülümsemesiyle.
"Abla neden sormuyorsun ya."
"Senin bu şalı takacağını nereden bilebilirdim acaba?"
"Ben şimdi hangi şalı takacağım? Dünden bunu ayarlanmıştım ben."
"Kot elbiseye toprak tonları güzel gider Zehra."
Kafamı sallayarak onayladım onu. Yapabileceğim başka bir şey yoktu sonuçta. Şal kutumdan toprak tonunda bir şalımı çıkarıp güzelce başıma bağladım.
"Ya bu kadar yavaş olmak zorunda mısınız?!" Kapıyı tıklatarak söylenen kişi abim Faruk' tu. "Biraz daha geç kalırsanız gideceğim ben."
Çantamı omuzuma atarak kapıyı açtım. "Hazırız işte, niye söyleniyorsun abi?"
"Yarım saattir dışarı da sizi bekliyorum, kök salıp meyve vermeye başlayacaktım."
Ablam abime yaklaşarak kafasına hafifçe vurdu. "Biraz daha abart istersen."
"Ya abla yapma şunu, saçımı bozuyorsun."
"Bende bozulsun diye yapıyorum işte."
Araya hızlıca girdim. Yoksa bunlar bir saat daha burada oyalanırdı. "Artık gitsek mi?"
Abim bana katılarak "Bencede." Dedi.
Her hafta sonu olduğu gibi, kuzenlerimizle birlikte buluşup bir şeyler yapardık. Bir şeylerden kastım dürümcüye gitmek ve çarpışan otolara binmekten ibaretti.
Birlikte vakit geçirmeyi seviyorduk kuzenler olarak.Hepimizin buluşacağı parka girdiğimizde Mustafa ve Özge' nin bankta oturduğunu gördük. O yöne doğru ilerledik.
"Selamünaleyküm süt kardeşler." Söylemeyi unutmuşum, kuzenlerimin hepsiyle süt kardeşiz aynı zamanda.
"Ve aleykümselam Zehra bacı." Dedi Mustafa.
Mustafa ile sarıldıktan sonra Özge ile sarıldım."Aleykümselam bebişim, nasılsın?"
"İyiyim canım sen?"
"Çok şükür bugünümüze."
Abim Mustafa' nın omzuna kolunu atarak "Eee Demir nerede?" Diye sordu.
"Her zaman ki gibi abi, geç kaldı beyefendi."
En büyüğümüz ablam Sena' ydı. Sonra abim, sonra Demir ve Mustafa -aramızda bir yaş olduğu için abi demeye gerek duymuyorum- geliyordu, daha sonra da Sena ile ben geliyorduk.
"Ben soracağım o kerataya..."
"Geldim abi geldim, sorma bana bir şey."
Hepimiz arkamıza döndüğümüz de nefes nefese kalan Demir görmeyi beklemiyorduk açıkçası.
"Ne oldu? Bu halin ne senin?" Diye sordu ablam.
"Sorma Sena abla ya... İki köpek takıldı... Pe... peşime daha kurtulamadım da. Koşturdurlar beni buraya kadar... Sağolsun parkın girişinde bir amca kovaladı da kurtuldum."
Demir' in en korktuğu hayvandı köpekler.
"Geçmiş olsun kardeşim." Dedi Mustafa gülmemek için çabalarken.
Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Nedense bu köpekler hep seni buluyor Demir."
"Hiç sorma ya."
Ablam konuyu dağıtmak için sordu. "Eee biniyor muyuz çarpışan otolara? Yine biz en çok vuracağız size tabi." Dedi Mustafa' nın yanına giderek.
"Sen öyle zannet abla, biz kazanacağız bu sefer ." Dedim bende Demir' in yanına gidip kolumu omzuna atarak.
Abim gülerek konuştu. "Onu sahada gösterin abicim. Hadi yarış başlasın."
Çarpışan arabaların olduğu yere gidip sıramızı beklemek için banka oturduk. O sıra abim hepimiz için jeton aldı.
"Birazdan bitiyormuş süre, sonra bizde." Dediği an sürenin bittiğini belli eden sesi duyduk.
Hepimiz ayağa kalkıp eşimizle beraber arabalara bindik. "Demir bak güzel sür ya."
"Aaa ben kırk yıllık araba sürme uzmanıyım, ayıp oluyor süt." Dedi Demir otururken. "Kemerini de tak, uçarsın falan belli olmaz."
"Kırk yıllık? Demir Allah aşkına şuan kaç yaşındasın peki?"
"Oraları karıştırma şimdi."
Abim bağırarak konuştu. "Hazır mıyız gençler?"
"Hazırız abi."
Arabalar çalışmaya başlayınca hepimiz heyecan yapıp bağırıyorduk.
"Demir hadi çabuk, çarp ablamlara!"
"Ya süt sus, geriyorsun beni."
Arkamızdan birileri çarpınca hafif bir çığlık attım. "Korkuyorsan binme abicim."
Abime ters bakışlarımı yolladıktan sonra direksiyonu bende tuttum. "Bas gaza Demir, çarpalım şu abimlere."
"La sağ sol yapmasana, nasıl gidiyoruz görmüyor musun?"
"Çok biliyorsan düzgün sür o zaman."
Demir gaza basıp arkadan abimlere çarptı. Özge çığlık atınca güldüm. Çünkü biri çarpınca çok korkuyordu.
"Hadi şimdi ablamlara."
Onlara da çarptıktan sonra süre bitti. Gülerek çıktım oyun alanından. "Çok eğlenceliydi ya."
Abim sol kulağını tutarak yanımıza yaklaştı. "Gelin birde bana sorun, kulağım duymuyor ya. Özge bir dahakine seninle olursam..."
"Aşk olsun Faruk abi."
*
"Şu dürümü o kadar çok seviyorum ki.." dedim dürümden büyük bir ısırık alırken.
"Abicim yavaş ye. Demir' i kovalayan köpekler gibi köpek kovalayan yok." Demir hariç herkes güldü.
"Gördüğüm en kötü kuzenler sizsiniz. Size bir şey anlatmayacağım artık."
"Şaka yapıyor Demir, bakma sen ona. Faruk pek şakacıdır, bilirsin." Dedi ablam.
Telefonuma gelen bildirim seslerini duyunca masadan telefonumu aldım. Yine bilinmeyen kişidendi.
539...: Bugün o kadar güzel güldün ki kalbim duracak diye çok korktum.
539...: Bir daha öyle gülme.
539...: Ayrıca bugün yanında ki erkeklerle pek samimiydin. Üstelik birde sarıldın..
Görüldü atıp sohbetten çıktım. Etrafıma hızla göz gezdirdim.
Bir dakika o beni mi gözetliyordu?Yanımda oturan Özge kulağıma yaklaşıp fısıldadı. "Ne oldu? Mesajı görünce yüzü değişik oldu."
"Hiçbir şey."
"Peki öyle olsun bakalım."
🎈
Beğendiniz mi Portakal Çiçekleri?
Zehra' nın kuzenleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Anonim oğluşum da kıskanç çıktı sankii.
Sizleri çok seviyorum.💗
Hadi hayırlı geceler.🎈💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pσrtαkαl çíçєğí/tєхtíng
Historia CortaDÜZENLENECEK! 🎈 536...: Selamünaleyküm, ben ikinci Murat. Zehra: Hahaha o zaman bende ikinci Elizabeth. 536...: Vaay, demek ikinci Elizabeth? Ama o, sen olamaz be Portakal Çiçeği. Zehra: Ne saçmalıyorsunuz siz? Zehra: Ayrıca numaramı nereden buld...